1 Ocak 2005 Cumartesi
Protez tırnak takma tırnak uygulaması . Protez tırnak uygulaması 2' ye ayrılmaktadır . 1-Takma tırnak takılarak – (uzun tırnak isteyenler yada zayıf tırnakları olanlar için)yapılan uygulamalar, Bu uygulamada yapılan işlem basamakları ; -Takma tırnak takılarak istediğiniz boya karar veriliyor ve yapıştırılıyor. -Tırnağın üstü kendi tırnak seviyenize kadar törpüleniyor - Daha sonra özel jel sürülüyor(tırnak renginde) ve özel makinelerde
kuruması bekleniyor(3-4 sn) -Tekrar törpülenip yüksekliği alındıktan sonra özel desenler isteniliyorsa
(frenç,çiçek,parlak taşlar… vb) desen yapılıyor yada şeffaf jel sürüldükten sonra kurutuluyor. 2-Kendi tırnağınızın üstüne jel sürülerek yapılan uygulamalar. Bu uygulamada yapılan işlem basamakları ; -Kendi tırnağınızın üstü törpüleniyor - Daha sonra özel jel
sürülüyor(tırnak renginde) ve özel makinelerde kuruması bekleniyor(3-4 sn) -Tekrar törpülenip yüksekliği alındıktan sonra özel desenler isteniliyorsa(frenç,çiçek,parlak taşlar… vb) desen yapılıyor yada şeffaf jel sürüldükten sonra kurutuluyor. Ve
artık mükemmel tırnaklara sahipsiniz! ***Protez tırnağın görünümü öylesine estetik ve doğaldır ki kimse bunları doğal tırnaktan ayırt edemez. ***Protez tırnak uygulamasında dikkat edilmesi gereken en önemli husus kişinin parmak yapısı ve tırnak şeklidir . ***Protez tırnağın en önemli özelliklerinden biri takma tırnak gibi tırnağın dibinden değil, sadece ucundan takılıyor olmasıdır . Tırnağın büyümesi dibinden gerçekleştiği için protez tırnak asıl gerçek tırnağın büyümesini ve hava almasını engellemez.Konusunda uzman kişiler tarafından yapıldığında DİPTEN ASLA KALKMAZ ve UZAMA SÜRECİNDE DİPTEN GELEN KENDİ TIRNAĞINIZ ASLA KÖTÜ BİR GÖRÜNÜM ALMAZ. Protez Tırnak Kimlere Uygulanır? Protez Tırnak İçin Uygun Adaylar; • Tırnak yeme alışkanlığı olan ve bu problemden kurtulamayan kişiler • Elleriyle çok fazla iş yapan kişiler (ev hanımları,kuaförler … vb işlerde çalışanlar) • Tırnak yapısı hassas ve sürekli kırılma ,çatlama, yüzeyi pürüzlü tırnak problemi yaşayanlar. • Çok sık oje değiştirmesi gereken sahne ve televizyon sanatçıları • Sık sık manikür yaptırmak istemeyenler ve yoğun iş temposunda çalışan bayanlar • Her zaman bakımlı ve şık tırnaklarla dolaşmak isteyen tüm bayanlar • Tırnaklarını istediği gibi uzatmak isteyen bayanlar için eşsiz bir uygulamadır. • Tırnakları sürekli yanlış oje kullanmaktan sararan kişiler . Uygulama Ne Kadar Sürüyor? Uygulama
yaklaşık 1 saat sürer ve işlem tamamlandıktan sonra doğal tırnaktan asla ayırt edilemeyecek görünümde son derece doğal ve estetik,yeni tırnaklar ortaya çıkar . Uygulamadan Sonra Nelere Dikkat Etmek Gerekir?
Uygulama sonrası hemen sosyal hayata dönebilir ve ellerinizi istediğiniz gibi kullanabilirsiniz. Protez tırnaklar takıldıktan sonra kişi sanki kendi doğal tırnağı gibi bilgisayar, daktilo, araba v.s kullanımı gibi işlemleri sakınmadan , rahatlıkla yapabilirsiniz. İstediğiniz taktirde yapılan tırnak üzerine istediğiz renkte oje kullanabilirsiniz ve ojenizi
çıkarttığınızda tırnaklarınızın aynı
güzellikte kaldığını görebilirsiniz. Uygulamanın Tekrarlama Süresi: Protez tırnak ve jel uygulanan tırnaklar 3 yada 4 hafta boyunca görünümünü
koruyor.Arkadan uzayan kendi
tırnağınızın boşluk alanlarını
doldurtmak için veya kısaltmak ,desen değiştirmek isterseniz tekrar 4 hafta sonra kısa bir doldurma işleminden geçmeniz gerekiyor.Bu işlem 45 dakika kadar sürüyor … Tırnaklarabu bakım yaptırıldığında tırnakların uzun ömürlü kullanılması sağlanıyor .
Başlıklar
- Pratik Bilgiler
- Fotoğraf Galerisi
- doğum günü mesajları
- Sağlık
- Sosyal Hizmetler
- İnternet
- Aşk
- Galatasaray
- Cv
- Şiir
- Günaydın Mesajları
- Android
- Kampanyalar
- Kısa Mesajlar
- Sosyal Sorumluluk
- Yemek Tarifleri
- Facebook Sözleri
- Wallpaper
- Tarih
- Turkcell
- msn
- Ev Bakımı
- lys
- Gezi
- Resimli Mesaj
- Reçeller
- Bilgisayar
- Biyografiler
- Doğum Günü Kutlama Mesajları
- Facebook Kapak Fotoğrafı
- Spor
- Telefon Tamiri
- Bahçe bakımı
- Duvarkagıtları
- Ekonomi
- Msn Nickleri
- Sözler
- Vodafone
- Yaşam
- Düğün
- Gitar Akorları
- Gözlük Modelleri
- Nazım Hikmet Ran
- ingilizce
- Apple
- Cv örnekleri
- Facebook Hakkımda
- Windows
- YURTİÇİ KARGO TAKİP
- Boya
- Dantel Örnekleri
- Dekorasyon
- Film Replikleri
- İngilizce Cv Örnekleri
- Aliekspress
- Altın
- Anlamlı Kısa Mesajlar
- Davetiyeler
- Nişan Davetiyesi Sözleri
Protez tırnak takma tırnak uygulaması nasıl yapılır? Ayrıntılarıyla açıklıyorum.
Tweet
Beğendiysen Sende Paylaş :)
Zaman:
Cumartesi, Ocak 01, 2005
Kartopu tatlısı nasıl yapılır?
Malzemeler; 200ml çiğ krema, 1 su bar süttozu, 4-4,5 su bar hindistancevizi, 1
bar. yakın toz şeker , içlerine birer tane fındık/fıstık/ceviz Kakaolu toplar için karışıma çikolata eritip ekleyin. Fındık hariç tüm malzemeyi katıp yoğurun.Karışımdan parçalar alın, içlerine birer adet fındık koyup yuvarlayın ve hindistancevizine bulayın veya Antepfıstık tozuna yada pembe şekerlemelere bulayarak buzdolabında 3 saat kadar bekletip servis
yapıyoruz.Afiyet olsun.
Tweet
bar. yakın toz şeker , içlerine birer tane fındık/fıstık/ceviz Kakaolu toplar için karışıma çikolata eritip ekleyin. Fındık hariç tüm malzemeyi katıp yoğurun.Karışımdan parçalar alın, içlerine birer adet fındık koyup yuvarlayın ve hindistancevizine bulayın veya Antepfıstık tozuna yada pembe şekerlemelere bulayarak buzdolabında 3 saat kadar bekletip servis
yapıyoruz.Afiyet olsun.
Beğendiysen Sende Paylaş :)
Zaman:
Cumartesi, Ocak 01, 2005
En güzel kız bebek isimleri ve kız bebek isimlerinin anlamları.
En Güzel KIZ Bebek isimleri Anlamlariyla (A/Z)
AÇANGÜL: Açılan gül çiçeği AÇELYA: Fundagillerden çok renkli çiçekler açan
bitki AÇILAY: Ay' ın şekilleri , yansıması ADAL: Ün kazan AFET: Ortalığı birbirine katacak kadar güzel kadın AFİFE : Namuslu, namusuna çok düşkün olan AFİTAP : 1.Güneş. 2. Çok güzel, parlak yüzlü kadın AĞÇA : Temiz, saf AHENK: Uyum AHSEN: Çok güzel, olağanüstü güzel AHU: Ceylan, karaca 2.Çok
güzel,ince,zarif kadın . AHUCAN: Çok güzel dost. AHUEDA: Nazlı güzel. AHUELA:Çok güzel gözlü. AHUGÜL: Çok
güzel. AHUGÜZAR:Becerikli güzel.
AHUNAZ: Nazlı güzel,nazenin. AHUNİSA :Çok güzel kadın . AHUNUR:Göz kamaştıran güzelliğe sahip olan. AHUSE: Coşkulu güzellik AHUŞEN :Güzel ve neşeli. AJDA:Filiz,sürgün. Çok genç. AJLAN: Hızlı, çabuk, telaşlı AKASYA: Güzel kokulu bir süs bitkisi AKEL: Eli
uğurlu anlamında AKGÜN: Parlak gün, uğurlu gün, ışıklı gün AKSEV: Aydınlığı sev,ışık saç AKSU: Anadolu'da değişik boylarda bir çok akarsuyun adı AKŞIN : Beyaz tenli kadın AKTAN: Ak renkli tan; Kutlu tan, uğurlu tan ALA: Ela karışık renkli, alaca; Benekli; Tam
olgunlaşmamış, yarı olmuş ALAGÜL:Çok renkli gül. ALÇİÇEK :Kırmızı çiçek. ALÇİN : Kızıl renkli küçük bir kuş ALEDA: Nazlı, kaprisli ALEV: Yanan cisimlerin
görüntüsünü tarif etmek için kullanılan bir kelime ALEYNA: Bizim üzerimize
olsun ALGIN: Birine gönül vermiş, vurgun, tutkun ALGÜL: Kırmızı gül. Gül kırmızısı ALIM: Gözü gönlü çeken nitelik, çekicilik, gönül çelen güzellik, albeni
ALKIM: Gökkuşağı ALKIZ: Kırmızı yanaklı ,sağlıklı kız . ALPİKE : Kahraman kraliçe ALTIN: Yüksek değerli bir maden ALYA: Yüksek yer, yükseklik, gök
AMİNE :Yüreğinde korku olmayan. ANDAÇ: Anılar , hatıralar ANIL: Başkaları tarafından sözün edilsin ANKA: Kaf Dağı'nda bulunduğu söylenen masal kuşu ARIN: Arı , katışıksız , temiz, kirden uzak ARKIN: Yavaş, ağır, sakin ARMAĞAN : Hediye, ödül ARMİNA : Emine, korkusuz, yürekli ARNİSA : Çok namuslu kadın ARSEN: Kurtuluş , özgürlük ARSU: Su kadar berrak ARSUN: Yüreğindeki temizliği yansıtan ARYA: Operada sanatçının orkestra eşliğinde söylediği uzun şarkı ARZU: Herhangi bir şey için duyulan aşırı istek ARZUCAN:Candan isteyen. ARZUGÜL: İstenilen,beğenilen gül. ARZUM: İsteğim,dileğim,hevesim. ARZUNAZ:Naz yapan,nazenin. ASALBİKE : Gerçek hanım, gerçek güzel ASEL: Bal, Cennetteki dört sudan biri ASENA: Dişi kurt, güzel kız ASLI:Temelli,köklü. Bir şeyin benzeri. ASLICAN:Özü can gibi sevgili ASLIHAN:Han soyundan gelen.
ASLIM: Özü geçmişe ait ASLINAZ: Nazlı olması geçmişinden gelen. ASLINUR:Nur saçan bir geçmişi olan. ASLISU: Geçmişi su gibi berrak ve temiz olan. ASU: Azgın , huysuz,isyan eden. Afacan. ASUDE:
Rahat, huzur içinde olan ASUELA: Ela
gözlü yaramaz ASUMAN: Gökyüzü ASYA:
Dünyanın en büyük kıtası AŞINA :Bildik, tanıdık. AŞKIM :Sevdiğim,sevgilim. AŞKIN : Aşmış , ileri AYBEN: Ben ayım anlamında AYBENİZ :Ay gibi parlak tenli,ay benizli. AYBİKE : Ay gibi güzel kız AYBİRGEN : Ay veren AYCAN:Ay gibi sevilen, aydınlık can. AYÇA: Yay biçimindeki ay,Hilal.
AYÇAĞ :Ay gibi parlak çağ. AYÇAN:Ay gibi aydınlık kişi . AYÇİÇEK : Gün çiçek AYDA: Dere kıyılarında yetişen bir bitki AYDAN: Güzelliğini aydan almış,ay gibi parlak ve güzel AYDENİZ : Hem ay, hem de deniz AYDONAT: Işık donat, parlaklık donat anlamında AYEVİ : Ay çevresinde oluşan ışık çemberi AYGEN: Gönül arkadaşı AYGÖNÜL:Güzel gönüllü. AYGÜN: Hem ay, hem gün AYKAL: Ay
gibi parlak ve ışıklı kal AYKIZ: Ay+ Kız AYKUT: Kutlu ay, uğurlu ay AYLA: Bazı yıldızların ve ayın etrafındaki ışık çemberi AYLAN:Ay gibi güzel değerlere sahip olan. AYLİN : AYLA ile aynı anlamdadır AYNUR:Ay ışığı AYPERİ :Ay ve peri gibi çok güzel. AYSAR: Ayın evrelerine göre huyu değişen kimse AYSEL:Ay gibi olan güzelliğiyle nam salmış olan AYSEMA:Ay gibi parıldayan yüz. AYSEREN: Güzelliğini gözler önüne seren. AYSIN: Sen aysın, ay kadar güzelsin AYSU: Ay gibi parıltılı ve su gibi berrak. AYSUN:Ay gibi ışıltılı ve güzel. AYŞE : Rahat ve huzur içinde yaşayan AYŞEGÜL :Güller içinde mutlu yaşayan. AYŞEN :Neşeli,gülen,aydınlık. AYŞENUR : Ayşe +Nur AYŞIL : Ay ışığı AYŞİM ,AYŞİN : Darlak ışık saçan. AYTEN:Güzel bir tene sahip olan. AYTU:Aya benzeyen tuğlu. AZİZE :Saygın,sevgili,kutsal. AZRA: Üstünde hiç yürünmemiş kum; Yeni yetme kız BADE: Aşk , kutsal sevgi BAHA: Değerli, kıymeti çok BAHAR: Yazla kış arasında olan mevsim. Güzellik,gençlik çağı. BAHARGÜL:Bahar gülü. BALA: Yavru çocuk BALCA: Bal gibi, bala
benzer BALIN: Yar, sevgili BALKIN:
Pırıldayan, parlak BALKIZ: Bal kadar tatlı kız BANU: Prenses; Hanımefendi. Yeni evli gelin. BANUHAN:Hatun hükümdar.
BAŞAK : Ekinlerin tanelerini taşıyan baş kısmı BEDİZ : Resim, tasvir, süs, bezek BEGÜM: Hanım; Kadın hükümdar. BEHİN: İyinin iyisi BEHİYE:Güzel. BELDE: Memleket, şehir, kasaba BELEMİR: Peygamber çiçeği olarak biliniyor. Açtığı kokusunun dağılmasıyla anlaşılan gizli çiçek anlamında BELEN: Bel, geçit; İki dağ arasından geçen yol BELFÜ: Kar tanesi BELGİ: İşaret BELGİN: Kesin ve eksiksiz belirlenen BELGÜN: Aydınlık gün. BELİN:Korku ile şaşkın şakın bakmak. BELİZ: İşaret, iz; alamet BELKIS:Efsaneye göre Hz. Süleyman
zamanındaki Saba melikesinin adı. BELMA:Uysal,sakin.
BELUR:Billur,billurdan olan. BENAN:
Parmak uçları BENAY: Ben ayım, ay gibiyim BENEK: Namuslu kadın BENGİ,BENGÜ: Ölümsüz, sonsuz BENGİSU: Ölümsüzlük suyu BENGÜL:Gül gibi. BENİZ: Yüz BENNUR:Işık saçan. BERGÜZAR: Anılmak için verilen şey, andaç BERİA : Olgunluk ve güzelliğiyle üstün olan sevgili BERİL: Zümrüt BERİN,BERRİN: En yüksek, en ulu anlamında BERKE: Zerdali, kayısı . Kamçı , değnek BERNA: Bağlı, bağlanmış; Genç, körpe, delikanlı BERRAK: Duru BERRAN: Keskin, kesici BESİME:Sevimli,güler yüzlü. BESİSU: Bitkilerin damarlarında dolaşan besleyici su BESTE: Bir müzik parçasını oluşturan ezgilerin tümü BESTEGÜL:Gül kadar güzel ve duygulu. BESTENİGAR : Türk müziğinde bileşik bir makam BETÜL,BETİL: Erkeklerden çekinen namuslu kadın , Hz. Meryem ve Hz. Fatma`nın diğer isimleri BEYZA: Çok beyaz, lekesiz BİGE:Evlenmemiş,çocuk doğurmamış olan. Sultan. BİHTER: Daha iyi, en iyi BİKE : Evlenmemiş, çocuğu olmamış kadın BİLCAN :Bilgili dost. BİLGE: Çok bilgili ve bilgisini yararlı kullanan kişi BİLGET : Havadis, malumat BİLGÜN: Bil+Gün BİLHAN : Çok bilgili BİLLUR: Pek duru, pürüzsüz BİLNAZ :Çok naz eden. BİLNUR:Bilge kişi . BİNAY :Öylesine güzel ki bin ay eder. BİNGÜL: Gülü bol; Gül bahçesi BİNNAZ : Çok nazlı,cilveli,kaprisli. BİNNUR:Çok ışıklı , ışığı gür BİRAY : Ay gibi tek, eşsiz BİRBET: Yüzü benzersiz BİRGEN: Yalnız, yalnızlığa alışkın BİRİCİK : Bir tane, tek, emsalsiz BİRGÜL: Tek ve güzel bir gül. BİRSEN: Yalnız sen BİRSU:"Bir içim su" denilebilecek kadar güzel olan. BUKET:
Çiçek demeti BURCU: Güzel koku, ıtır BURÇAK: Bir bitki BURÇİN: Dişi geyik BUSE: Öpücük BÜGE:Bent,su benti.
BÜKÜM: Bükme eylemi BÜŞRA : Müjde, sevinçli haber CAHİDE :Çalışıp çabalayan. CANAN: Gönülden sevilmiş, yar. CANAY:Ay gibi temiz. CANDAN: İçten, gönülden CANDAŞ : Candan, değerli dost CANEDA: İçten, sevimli kişi CANEL: İçten,candan uzatılan dostluk eli. CANFEZA: Müzikte bileşik bir makam CANKIZ: Sevilen, sevimli, şirin kız CANKUT: Sevimli, cana yakın CANSEL:Hayat veren su.
CANSIN: İçten,gönüldensin. CANSU: Can suyu. Hayat veren su.
CAVİDAN :Sürekli, kalıcı olan,sonsuz. CELİLE:Büyük,ulu. CEMİLE:Hatır hoşluğu için yapılan hareket. CEMRE: Ateş parçası , kor; Şubat ayında bir hafta arayla hava, su ve toprakta oluştuğu sanılan sıcaklık yükselişi CENNET:Çok güzel yer. İyilik yapanların,günahsızların öldükten sonra mutluluğa kavuşacaklarına inanılan yer. CEREN: Çok hızlı koşan , gözlerinin güzelliğiyle ünlü, ince bacaklı , zarif hayvan; ceylan CEVHER:Bir şeyin özü. Güç,enerji. CEVZA: İkizler burcunun eski adı CEYDA: İnce-uzun boyunlu ve güzel CEYLAN: Süzgün ve tatlı bakışlı . Yapısı ince ve uyumlu olan. Gözlerinin güzelliğiyle ünlü zarif,ince bacaklı memeli. CİHANBANU : Dünya hükümdarı . CİHANNUR :Alemi aydınlatan nurlu ışık. ÇAĞ : Belirli bir özellik göz önünde bulundurularak ele alınan zaman dilimi ÇAĞDA : Yeni bir çağa adım atılmış ÇAĞIN : Şimşek, yıldırım ÇAĞLA Badem, kayısı ,erik gibi yemişlerin olgunlaşmamış hali ÇAĞRI : Davet. Doğan kuşu . Mavi hareli göz. ÇAKIL: Su yataklarında sürtünmeyle yuvarlaklaşmış küçük taşlar ÇEVREN: Gökyüzünün yerle bitişik gibi görünen kenarları , ufuk ÇIĞLIK: İnce ve keskin bağırış. ÇİÇEK: Bir bitkinin değişik renklerle bezenmiş kokulu bölümü ÇİĞDEM: Akdeniz çevresinde yetişen çok renkli kır bitkisi ÇİLAY :Ayın üzerinde beliren açık renkli lekeler. ÇİLEN:Hafif yağan yağmur,çisenti. ÇİLER: Şarkılar söyleyen, şakıyan ÇİSE (M): Hafif yağan yağmur(um) ÇİSİL: İnce ince yağan yağmur ÇOLPAN: Çoban yıldızı DAMLA:Çok küçük miktarda su. Çok az.
DALGA: Hareketli su kütlesi; Denizin
rüzgarlı havada kabarıp kıyıya sürüklenmesi DAMLA: Yağmur ya da bir sıvının çok küçük yuvarlak biçimli parçası DEFNE: Yaprakları güzel kokulu, yaz-kış yeşil olan bir bitki DEMET: Çiçek bağlamı, deste DEMİ:Kadife, şeftali gibi şeylerin üzerinde bulunan ince tüy DEMRE: Noel Baba'nın doğduğu sanılan tarihi yer DENİZ: Yeryüzünün çoğunu örten engin su DEREN: Toplayan,
düzenleyen, pekiştiren DERİN : Sığ olmayan DERYA: Büyük deniz anlamında DERYANUR:Bilgisiyle ışık saçan. DESEN: Çiçek, çizgi gibi süs şekilleri DESTE:Bağlam,demet. DESTEGÜL: Mevlevi dervişlerinin giydiği ince kumaştan yelek. Bağlanmış gül demeti. DEVİN : Hareket, kımıldanış DEVİNSU :Suyun ritmik hareketleri. Akarsu. DEVRİM : Yerleşik toplumsal düzeni, köklü, hızlı ve geniş kapsamlı olarak niteliksel değiştirme ve yeniden isimlendirme işlemi DEVRİN :Bir kişi veya olayın gündemde olduğu tarih dönemi. DİCLE: Bir nehir adı. Ulu ırmak. DİDAR :Güzel yüz. Görme. DİDE: Göz, göz bebeği DİDEM: Gözüm gibi sevdiğim, sevgilim DİLA :Gönlümü çalan. DİLAN :Gönüllerce olan,yürekler dolusu. DİLARA : Gönül alan, gönül okşayan . DİLAY : Gönle ışık saçan, ay kadar güzel DİLBER:Gönlü yakan güzel. Alımlı güzel kadın . DİLDAR : Gönlü baskı altında tutan sevgili DİLDE: Ünü her tarafa yayılmış, herkesin konuştuğu , herkesin dilinde olan kimse DİLEK: İstek, rica,arzu. DİLEM: Gönül ilacı DİLER: Dilemek eyleminden DİLHAN : İçten ve yürekten konuşan DİLNİŞİN : Gönülde yer tutan,hoş,güzel DİLRÜBA : Gönlü şen,dertsiz DİLSEREN:Hatiplik yeteneğini gözler önüne seren. DİLSU: Dil+Su DİLŞAH : Gönül şahı,sevgili,sultan. DİNİZ:Sakin,dingin. DOĞA : Yaradılış ve yapı özelliklerinin tümü; Tabiat DOĞANGÜN : Doğmakta olan gün DOĞAY : Ayın yeni doğuş hali DOĞU: Güneşin doğduğu ana yön DOLUNAY: Ayın tam yuvarlak olduğu an DORA: Doruk, zirve DURUGÜL:Gül gibi temiz olan. DUYGU:
Kişi , olay ve nesnelerin bireyin iç dünyasında uyandırdığı izlenim DUYGUN: Duygulu,hassas,hisli kişi . DUYGUNİSA : Duygulu,hassas kadın . DÜŞ:Hayal,rüya,güzel rüya. DÜŞÜM: Hayalimdeki, düşlediğim, istediğim anlamında EBRU:1.Keman kaş . 2.Bulut rengi. 3.Bir sanat dalı ECE: Kraliçe. Güzel kız ,kadın . ECEGÜN: Çok güzel bir günde doğan ECEM: Kraliçem, sevgili kraliçe anlamında ECENAZ: Nazlı güzel. ECESU:Su gibi berrak ve güzel. ECMEL: Çok güzel
EDA: Naz, cilve. Davranış,tavır. Verme,ödeme. (Namaz için) kılma ,yerine getirme. Üslup. EFİL:Rüzgar,dalgalanma. EFSUN: Büyü, sihir EGE: Türkiye'nin
batısında yer alan deniz ELANAZ:Ela gözlü,nazlı güzel. ELANUR:Ela gözleriyle nur saçan. ELÇİN: Deste, tutam ELİF: Kibar, narin yapılı, ince-uzun boylu kız . ELİFE:Tutku,istek, alışılan şey. ELİZ:El izi. ELVAN: Renkler, çeşitler. EMEL:Arzu,özlem. EMET: Bereket, bolluk
EMİNE: İnanılır,güvenilir. ENER: Dağ eteği EREM: Cennet ERENDİZ: Jüpiter gezegeninin adı ERÇİL: Doğru,inanılır,güvenilir kişi . ERDA: Beyaz karınca . ERKE: Enerji, iş başarma gücü; Nazlı ERNA: İşveli,cilveli,şen şakrak sevgili. ESEN: Sağlıklı , salim ESENGÜL: Rüzgar gibi esen,Gül gibi güzel kokan.
ESER: Emek sonucu ortaya çıkan ürün, yapıt; Yok olmuş bir nesneden kalan parça ESİM: Rüzgar gibi olan. ESİN: Sabah rüzgarı ESMA: İsimler,adlar. Çok yüksek olan. ESMACAN: Adı can olan. ESMAGÜL: Adı gül. ESMANUR: Adı nur. ESNA: Yüksek, yüce. Bir işin yapıldığı an. ESRA: En çabuk, çok çabuk EŞAY : Ayin güzelliğiyle eşdeğer güzelliğe sahip olan. EŞLEM: Selametli, güvenilir EVA: Havva. Yaratılan ilk kadın . EVİN : Bir şeyin içindeki öz; Buğday tanesinin olgunlaşmış içi, özü EYLÜL: Sonbaharda bir ay adı EZGİ: Melodi, şarkı , türkü EZGİN: Sesi düzenli gelen. Paraca durumu bozuk olan. Çok sıkıntı çekmiş . FATMA: Çocuğunu sütten kesen kadın . FATMAGÜL: Gül gibi güzel yeni anne
olmuş kadın . FAZİLET : Erdemli, iyi ahlaklı FERAH: Aydınlık , iç açıcı FERAHGÜL: Güzelliğiyle neşe saçan. FERAHNUR: İnsanın gönlünü ışık saçarak aydınlatan FERAY: Ay ışığı, ayın parlaklığı ,ışıltı saçması. FERCAN: İnsanın ruhuna aydınlık veren bir içtenliğe sahip olan FERDA: Gelecek zaman, yarın; Kıyamet FERDACAN: İçtenliğini hiç kaybetmeyecek olan. FERHAN: Sevinçli,
gönlü hoş FERİ: Köke değil dallara ait olan. İkinci derecede olan. FERİDE: Eşi benzeri olmayan,tek. Çok değerli inci. FERİS: Şık,zarif. FERİSU: Temizliği ve berraklığıyla ışık saçan. FERNUR: Aydınlık ,ışık. FERSUDE: Eskimiş ,yıpranmış,örselenmiş. FERZİN: Kraliçe FEYZA: Bolluk, çokluk, bereket.
Taşkın . FEZA: Boşluk, sinirsizlik; Uzay FİDAN : Yeni yetişen ağaç FİGEN: Yaralayan, kıran FİLİZ : Tohumdan çıkan sürgün. İnce ve güzel vücutlu. FİRDEVS : Cennetler. Cennet bahçeleri. FİRUZE: Açık mavi renkte, değerli bir süs taşı FULYA: Nergisgillerden güzel kokulu sarı bir çiçek FUNDA: Çalı ormanı, çalılık; Püskül, tepelik FÜRUZAN: Parlayan, parlak
FÜSUN: Büyü GAMZE: Göz kırpma , gözle işaret; Nazlı bakma; Gülerken bazı kişilerde yanaklarda beliren çukur GAYE: Amaç, erek GAZAL: Ak geyik, ahu;
Geyik yavrusu; Güzel söz (mecazi)
GAZEL: Konusu daha çok sevgi ve içki
olan, manzume; Tek kişinin özel ahenkte okuduğu müzik parçası; Sonbahar vaktinde düşen yapraklar GECE: Gün batımından ağarmasına kadar geçen süre GELİNCİK: Yazın kırlarda yetişen parlak kırmızı renkli bir çiçek GENCAY: Yeni doğmuş ay; Hilal biçimindeki ay GERÇEK: Yakıştırma veya yalanı olmayan GİZEM: Sır; Aklın erişemediği çözülemeyen şey GONCA: Tam açılmamış çiçek GONCAGÜL: Gül goncası. GÖK: Yerin göz ile görülebilen ufuklarından başlayarak yukarıda
kubbenin içi gibi gözüken sonsuz
boşluk; Mavi renk GÖKAY: Hem gök, hem ay; Güzel ay GÖKBEN: Ben gökyüzü
anlamında GÖKÇE: Gök mavisi, mavi gözlü güzel GÖKÇENAZ: Nazlı mavi. GÖKSU: Türkiye'nin çeşitli yerlerinde bulunan akarsuların adı GÖKYEL: Kuzeydoğudan esen rüzgar, poyraz GÖNEN: Rutubet, yaşlık; Ekilecek toprağın tavlandırılması GÖNÜL: İstek, arzu, sevgi. GÖNÜLGÜL: Gül gibi zarif bir
gönlü olan. GÖRKE: Heybetli GÖRKEM:
Göz alıcı ve gösterişli olma durumu,ihtişam. GÖZDE: Çok sevilen, beğenilen nitelikte olan. Çok güzel. GÖZDEM:
Beğendiğim,sevdiğim,saydığım,bitanem. GÖZDENAZ: Nazlı güzel. GÖZDENUR: İnsanlara vermiş olduğu iç huzurla herkesin beğenisini kazanan. GÖZEN: İlgi çekici, samimi; Sulak yer; Pınar GÜHER: Cevher GÜL: Gülgillerin örneği olan bitki ve bunun çiçeğine verilen ad; Gülmek eyleminden gül GÜLAL: Gülün
kırmızısı gibi güzel. GÜLAY: Gül gibi güzel, ay gibi aydınlık olan. GÜLBAHAR: Ebru yapmakta kullanılan koyu kırmızı toprak rengi GÜLBEN: Gül yüzlü,gül gibi
beni olan. GÜLBİN: Gül fidanı, gül yetişen yer. GÜLCAN: Gül gibi güzel kişi . GÜLCE: Gül gibi. GÜLÇİÇEK: Her yönüyle güzel olan. GÜLÇİN: Gül toplayan, gül seven. GÜLDEN: Güle ilişkin , gülden yapılmış. Gül soluklu. GÜLEDA: Gül gibi güzel ve
nazlı. GÜLEN: Güleç yüzlü, mutlu anlamında GÜLENAY: Güleç ay, gülümseyen ay; Ay gibi gülümseyen
güzel GÜLFEM: Ağzı gül gibi olan GÜLFER: Zarifliği ve güzelliğiyle göz kamaştıran . GÜLGEN: Güler yüzlü GÜLGÜN: Gül renkli;
Gülen, gülümseyen GÜLHAN: Gül kadar
çok sevilen, han, hakan GÜLİN: Güzel,zarif. GÜLİNAZ : Nazlı,güzel. GÜLİSTAN : Gül bahçesi GÜLİZ: Gül yetiştiren GÜLİZAR : Al yanaklı , gül yanaklı ; Alaturka müzikte bir bileşik bir makam GÜLNİHAL : Gül fidanı. GÜLNİSA : Gül gibi kadınlar anlamında GÜLNUR: Işık saçan güzellik. GÜLPERİ: Gizemli gül, saklı gül. GÜLRİZ: Gül saçan GÜLRU: Gül yüzlü, gül yanaklı GÜLSANEM: Çok güzel kadın . GÜLSELİ(N): Coşkulu bir güzelliğe sahip olan. GÜLSU: Gül ve su gibi güzel
GÜLSÜN: Yaşam boyu yüzü gülsün anlamında GÜLŞAH : Gül dalı; Güzelliğiyle ün salmış olan GÜLŞEN: Gül bahçesi GÜLTEN: Gül tenli, vücudu gül gibi
GÜLÜM: Bana ait olan gül. Canım. GÜLÜMSE: Tebessüm et GÜN: 24 saatlik
zaman dilimi; Güneşin yeryüzüne gönderdiği ışık; Güneş, yaşam GÜNAL: Işık al, ışıklı ol GÜNAN: Doğumuyla sevinç getiren; Anılan gün GÜNAY: Hem gün, hem ay GÜNÇİÇEK: Ay çiçek GÜNDEN: Güne ilişkin , güneşe ilişkin ; Güneşten bir parça GÜNDÜZ: Günün aydınlık bölümü GÜNEŞ: Çevresindeki gezegenlere ısı ve ışık veren büyük gök cismi GÜNEY: Her zaman güneş gören, güneşli yer; Bir yön GÜNHAN: Oğuzhan'ın altı oğlundan biri GÜNNAZ: Nazlı kişi . GÜNNUR: Güneş gibi ışık saçan. GÜNSU: Gün gibi aydınlık, su gibi berrak GÜRAY: Bol ışıklı ay, güçlü ay GÜRDAL: Güçlü dal, sık dal GÜVEN: Güvenmekten, yürekli ol anlamında GÜZ: Sonbahar GÜZAY: Güneş olmayan yer; Kuzey; Güz ve ay GÜZEL: Hoşa giden,hayranlık uyandıran GÜZİN : Seçilmiş, seçkin. Beğenilen. GÜZÜN: Güz mevsiminde olan HABİBE : Sevgili,seven dost. HALE: Ayın çevresindeki ışık halkası . HALENUR: Kutsal ışık HANDAN: Güleç, sevinçli,şen şakrak . HANDE: Gülüş,gülme. Açılma . Eğlenme. HANİFE : Allah' ın birliğine inanan; Hz. Muhammed zamanından önce tek tanrıya inanan HARİKA : Sıradanlığın üstündeki nitelikleriyle insanda hayranlık uyandıran HASİBE : Değerli,soyca temiz,soylu. HASLET: Doğuştan gelen güzel huy HAVVA: Yaratılan ilk kadın . HAYAL: Varmış , olmuş gibi zihinde canlandırılan imge, görüntü HAYAT: Ömür, yaşam HAZAL: Kuruyup dökülen ağaç yapraklarının güzelliği HAZAN: Sonbahar HAZAR: Barış HENNA: Kına ağacı. HERA: Mitolojide analığın yüceliğini temsil eden tanrıça HESNA: Güzel,hanımefendi kadın . HEVES: Bir şeye duyulan istek HEVİN : Aşk , sevda HELİN: Yuva HİCRAN : Ayrılık ,bir yerden ayrılmak. Ayrılığın sebep olduğu dayanılmaz acı. HİLÂL : Ayın yay biçimindeki görünüşü,yeni ay,ayça. HİLDE: Kurtulmak, yükselmek, ilerlemek HOŞSEDA : Hoşa giden ses HÜLYA: İnsanın kurduğu tatlı düş ; Sevda HÜMA: Efsanelerde geçen, yere konmayıp sürekli gökte kaldığına inanılan cennet kuşu HÜMEYRA: Kızıllık , pembelik HÜNER: İnce ve şaşırtıcı ustalık HÜRREM: Sevinçli, güler yüzlü HÜSNA: Pek çok güzel
HÜSÜN: Güzellik IĞIL: Çok yavaş akan su ILGAZ: Atın dört nala koşması . Hücum,akın . ILGIM: Serap ILGIN: Beyaz ya da pembe, çiçekli, çok hafif yapraklı bir ağaççık (genellikle küçük akarsu kıyılarında bulunur) ILGIT: Esinti ve akış için kullanılan yavaş yavaş anlamında ILIM: Uzlaşmacı yumuşaklık IRMAK: Akarsuların en büyüğü IŞIK: Cisimleri görmeyi, renkleri ayırt etmeyi sağlayan fiziksel enerji. Aydınlık ,nur. IŞIL: Pırıltı, parlaklık , ışık, aydınlık IŞILAY : Işıltılı ay, parlayan ay IŞILTI: Parıltı,titrek ışık. IŞIN: Bir kaynaktan belli bir doğrultuya giden ışık çizgisi IŞINBIKE : Aydınlık saçan kadın . ITIR: Güzel koku; El ve yüze sürülen çiçek özü, esans İCLAL : Ağırlama ,ikram. Büyüklük,ululuk. İDİL: Kır yaşamı içinde aşk konusunu işleyen kısa şiir ; Volga ırmağına Türkler'in verdiği ad İDİLSU: Su için yazılmış şarkı . İLAYDA : Su perisi İLBÜKE : İlbey hanımı, seçkin hanım İLCAN : Ülkenin canı,sevdiği. İLGİ: İki şey arasındaki ilişki ; Bir şeye duyulan merak; Eğilim İLGİN: Yabancı,gurbette yaşayan. İLGÜN: Ülke güneşi. Başkaları ,yabancılar. İLKAY : Ayın ilk hali. İLKBAHAR : Yılın ılık mevsimi İLKCAN : İlk doğan çocuklara verilen ad. İLKE : Temel alınan düşünce, kural İLKGÜZ : Eylül ayı İLKİM : İlk çocuğum anlamında İLKİN : İlk çocuklar için kullanılan adlardan. Önce,öncelikle. İLKNUR : İlk ışık İLKYAZ : İlkbahar İLMA : Parlatma. Belirleme,işaret etme. İLSEL: İlle ilişkili , yurtla ilişkili İLSU : Ülkenin suyu,bereketi. İLTER: Yurdu koruyan, yurtsever. İMER: Zengin,varlıklı . İMGE: Düş, hayal, görüntü, tasarım İMRAN : Evine bağlı, evcimen anlamında İMREN: İmrenmek fiilinden, görünen şeyi edinme isteği. İNANÇ : İnanılan şey İNCİ: Süslemede kullanılan , istiridyede yetişmiş değerli madde İNCİLAY : Parlama,ışıldama İNCİNUR: İnci gibi ışıklı ,parlak. İPAR : Yüksek dağların kar tutmayan yerlerinde yetişen çiçek İPEK: İpekböceği kozasından elde edilen ince, parlak kumaş . Kibar,zarif. İREM: Bahçeleriyle ünlü masal kenti İREN: Özgür, serbest İRİS: Mitolojide Tanrıların elçisi İSMİHAN : Hükümdar ismi İYEM: Güzellik,iyilik. İZEL: El izi anlamında İZEM: Büyüklük, ululuk İZGİ: Güzel, adaletli, zeki İZLEM: İzlemek eylemi İZİM: Önceden bulunduğum yerde bıraktığım belirti anlamında JALE: Çiğ, kırağı . Sabahları otların üzerinde olan su damlaları JALENUR: Parlayan, ışıldayan çiğ. JANSET : Güneşin Doğuşu (Çerkez ismi) JANSELİ : Güneşin Doğduğu Yer (Çerkez İsmi) JASMİN : Yasemin JEYAN: Kızan , kükreyen JİNSAL : Çağ, yaş, dönem JÜLİDE: Dağınık,karmakarışık . KADER: Alınyazısı ,yazgı. Talih. KAİNAT : Var edilen şeylerin hepsi, yaratılanlar KAMELYA: Pembe, kırmızı ,beyaz çiçekler açan bir süs bitkisi. KAMER: 1. ay; Mecazi
parlak ve güzel anlamında KAMİLE : Tam,eksiksiz. Kemale ermiş. Bilgin,bilgili. KAMURAN: İstediğine ulaşmış,mutlu. KARACA: Rengi karaya yakın , esmer; Avrupa ve Asya' nın ılıman bölgelerinde yaşayan kısa ve çatallı boynuzlu bir memeli hayvan KARANFİL : Kokulu bir çiçek. KARDELEN: Kar kalkmadan çiçek
açan süs bitkisi KARMEN: Parlak kırmızı . KAYRA: Yüksek tutulan ya da sayılan birinden gelen iyilik; Tanrıdan geldiğine inanılan iyilik; İhsan, lütuf KERİME : Cömert. Ulu,büyük. Kız çocuk. KEVSER: Cennette bulunduğuna inanılan su. KIVANÇ: Sevinç KIVILCIM: Yanmakta
olan bir maddeden sıçrayan küçük ateş parçası KIZILTAN: Kızıl renk almış tan KÖSEM: Sürünün önünden giden,yol
gösteren koç. Cildi temiz,pürüzsüz.
KUĞU : Beyaz tüylü bir su kuşu KUMRU: Sevgilisine düşkünlüğüyle bilinen güvercin benzeri bir kuş KUMSAL: Kumla örtülü deniz kıyısı KUTAY: Kutlu, uğurlu ay KUTSAL: Güçlü bir dinsel saygı uyandıran kimse KUZEY: Bir yön KÜBRA: Büyük, ulu; Büyük önerme LAL: Parlak,
koyu kırmızı renkte olan LALE: Çan biçiminde bir çiçek LALEHAN: Lalelerin
sultanı. LALEZAR: Lale yetiştirilen yer,lale bahçesi. LAMİA : Parlayan, parlak. LATİFE : Yumuşak,hoş,güzel,nazik. Güldüren güzel söz,şaka . LEMA: Parıltı,parlayış. LEMAN: Parlama, parıltı. LEMİS: Dokunma,elleme. LERZAN: Titreyen,titrek LEYAN: Parlayan, parlayıcı. Konfor. Lüks hayat. LEYLA: Saçları gece gibi simsiyah olan kadın ; Çok karanlık gecede görülen ışık. LEYLİFER: Gece ışığı LİLA : Açık eflatun LİNET: Sürgün. MAHİRE : Hünerli,becerikli. MAHPERİ : Güzeller güzeli. MAİDE : Üzerinde yemekler bulunan sofra; Yemek, ziyafet
MANOLYA: Bir süs bitkisi MARAL: Dişi geyik MAVİSU : Deniz MAYIS: Bir bahar ayı MEBRUKE: Kutlu kadın ("mübarek kelimesinin dişisi") MEDİHA : Övülen,beğenilen,sevilen kadın . MEHİR: Ay parçası MEHPARE: Ay parçası gibi güzel. MEHTAP: Ay ışığı,dolunay. MEHVEŞ : Ay gibi güzel kadın MELDA: İnce ve taze bedenli MELEK: Tanrı katında bulunan ruhani varlıkların her biri; Pek güzel, yumuşak huylu ve masum (mecazi) MELİHA : Güzel,şirin,sevimli. MELİKE : Kadın hükümdar, padişah eşi. MELİS: Bal, bal arısı MELİSA : Oğul otu MELTEM: Yazın karadan denize doğru esen yel MENEKŞE : Mor beyaz renkli, kokulu, yuvarlak yapraklı bir çiçek MERAL: Dişi geyik,ceylan. MERCAN: deniz dibine ağaç gibi kök salarak büyüyen, hayvan gibi
duyguya sahip, kırmızı renkli, kalker iskeletli bir canlı türü MERİÇ: Bulgaristan'dan çıkıp Edirne yakınlarında Arda ve Tunca ile birleştikten sonra Türk-Yunan sınırı boyunca akarak Enez yakınlarında Ege Denizi'ne dökülen ırmak MERİH : Mars gezegeni MERVE: Mekke'de Safa dağının karşısındaki kırmızı renkli tepenin adı MERYEM: İsa peygamberin annesinin adı MERZE: Mercan. MEYYAL: Meyleden, aşırı istekli. Fazlaca eğilen. Eğik. MISRA: Manzumenin satırlarından her biri,dizeler. MİHRİBAN : Dost,sevgili,yarendeş. İyi yürekli,güler yüzlü. MİHRİCAN : Dost,sevgili. Sonbahar. MİHRİGÜL: Güler yüzlü,dost,sevecen,güzel. MİHRİNAZ : Çok nazlı. MİHRİNUR: Güldüğünde ışıklar saçan. MİMOZA : Bir süs bitkisi MİNA : Mine. Liman. Şişe,cam,billur. Şarap şişesi. MİNE: İnce ve parlak nakış ; Madenler üzerine vurulan renkli cam tabakası ; Şişe, cam, billur sırça MİRAY : Yılın ilk aylarında doğan MİRCAN : Güneş gibi aydınlık. MÜGE: İnci çiçeği MÜJDE: Sevindirici haber; İyi haber getirene verilen bağış MÜJGAN: Kirpikler. NADİDE : Az bulunur, görülmemiş. Çok değerli,eşsiz. NADİRE : Az bulunan. NAĞME : Güzel uyumlu ses, ezgi; Birinin yalandan ve nazlanarak söylediği söz NAHİDE : Venüs gezegeni. Ergenlik çağında genç kız . NARİN : İnce, ince yapılı, kibar NAŞİDE : Şair,şiir okuyan ve yazan. NAZ: İsteksiz gibi görünen, çekingen davranış NAZAN: Cilve yapan,nazlanan,nazenin. NAZER: Nazar
NAZGÜL: Gül kadar güzel olan, nazlı. NAZLI(M): Naz yapan; İşveli(m), edalı(m) NAZLIHAN: Naz yapan han anlamında NECLA: Evlat,çocuk. Soylu. NEFİSE: Çok güzel,değerli. NEHAR: Gündüz anlamındadır NEHİR: Akarsu, ırmak NEHİRE: Gereğinden fazla. NERGİS: Bir süs bitkisi NERMİN: Yumuşak,narin,ince. NESLİ: Soylu. NESLİHAN : Han soyundan. Sevgi ile hükmeden. NESLİŞAH : Şah soyundan NESRİN: Yaban gülü NEŞE(M): Gönül açıklığı (m), sevinc(im) NEŞVE : Keyif, neşe. NEVA: Ses, ahenk; Güç, zenginlik, servet; Nasip; Türk müziğinde bir makam NEVAL: Talih,kader, kısmet . NEVADE: Torun anlamında NEVBAHAR: İlkbahar , ilkyaz NEVESER: Türk Müziğinde Dede Efendi'nin bulduğu bileşik bir makam NEVGECE: Yeni yeni oluşan gece NEVGÜL: Yeni açmış gül NEVİD : Yeni, yepyeni NEVRA: Beyaz çiçek. Işıklı olma,parlaklık . NEVRES: Yeni yetişen. NEYİR: Işıklı , aydınlık, parlak NİGAR : Resim kadar güzel sevgili; Nakış ; Resim NİHAL : İnce ve düzgün vücutlu sevgili. Fidan,taze sürgün. NİHAN : Saklanmış , gizli olan; Sır NİL: Çivit. Mısır'da bir nehir NİLAY : Işıklı mavi,ışıklı lacivert. NİLGÜN: Lacivert renkli, çivit renginde NİLÜFER: Durgun sularda yetişen, değişik renkli ve uzun ömürlü su bitkisi NİRAN : Nurlar,aydınlıklar ,ışıklar . Ateşler . Cehennem. NİSA : Kadın ,kadınlar . NİSAN : Gelin çiçeği; İlkbaharın ilk ayı NUR: Aydınlık , parıltı, parlaklık NURAN: Nurlu,ışıklı . NURAY: Işık saçan. NURCAN: Aydınlık insan. NURFER: Işık veren,aydınlatan,ferahlatan. NURGÜL: Nur+Gül NURGÜN: Nur+Gün NURPERİ: Bir peri kadar göz kamaştırıcı güzelliğe sahip olan. NURSAL: Işıksal ışıkla ilgili NURSAY: Işık gibi say, ışık gibi bil anlamında NURSELİ: Işık seli (yağmuru) anlamında NURSEZA: Nura layık, ışığa, aydınlığa layık anlamında NURTEN: Işık gibi duru tenli anlamında NUTİYE:Gökyüzündeki en parlak yıldız NÜKET: Nükte, zarif, güzel sözler
NÜKHET: Güzel koku NÜKTE: İnce anlamlı, düşündürücü şaka söz OKSAL: Ok at; Oka ilişkin OKŞAN : Sevil,şefkat gör. OLCA: Ganimet,bolluk. OLCAY: Mutlu,
ongun; Rastlantıları düzenlediği ve böylece de insanlara iyi ya da kötü
durumlar hazırladığı sanılan şey, şans, talih OLGAÇ: Bilgi ve görgüde
olgunlaşan OMAY: Gözde,sevilen,beğenilen. ONGU: Sağlık,mutluluk. ONGÜL: Ön ayak olmak; İlk gül ORKİDE : Salepgillerden güzel çiçekli birtakım bitki türlerinin ortak adı OYA: Bir nesneye oyularak yapılan süs; Genellikle ipek veya ibrişim ile iğne, mekik, tığ kullanılarak yapılan ince dantel OYLUM: Hacim, dirim; İçi oyulmuş, çukur duruma getirilmiş; Resimde derinlik, üç boyutluk etkisi, mimarlıkta mekan karşılığı ÖDÜL: Armağan ÖĞÜN : Kendini yücelt. Zaman. Kez,defa. ÖĞÜT: Tavsiye. ÖMÜR: Yaşama süresi,hayat. ÖNAY: Yeni çıkmış ay ÖNGÜL: Direnen,inatçı. Kılavuz . Öncü,teşvik eden. ÖRGÜN: Türlü ve düzenli
parçalardan oluşan ÖVGÜ: Övme, övmek için söylenen söz ÖVGÜN: Övülmüş, övülen kişi ÖVÜNÇ: Övünmeye yol açan ya da hak kazandıran şey , kıvanç , sevinç, övünç, ÖYKÜ: Hikaye,
ayrıntılarıyla anlatılan olay ÖZBEN: Bireyin kendi varlığı; Gerçek ben anlamında ÖZDE: Kişinin kendi içinde, özünde, canda olan ÖZDEN: Özle, öz
varlıkla , gerçekle ilgili ÖZEN: Büyük hassasiyet göstermek ÖZGE: Yabancı. İyi,güzel. Cana yakın ,şakacı . Yürekli,gözü pek ÖZGEN: Başına buyruk. Rahat. Özü geniş. Kuzu kulağı otunun filizi ÖZGÜL: Gerçek gül, benim gülüm
anlamında ÖZGÜR: Herhangi bir kısıtlamaya , zorlamaya, koşula bağlı olmayan, başına buyruk, hür ÖZLEM: Bir şeye karşı duyulan istek, bir kimseyi ya da bir şeyi görme, kavuşma isteği ; Hasret ÖZLEN: Görme isteği uyandır, kavuşma isteği ver, seni özlesinler ÖZNİL: Nil gibi verimli. ÖZNUR: Özü ışıklı ,aydınlık. ÖZSU: Besleyici su, besisuyu, bitkilerin dokularında bulunan su ÖZÜN: Şiir. Hak edilmiş ün. ÖZTEN: Güzel tenli. PAMİRA : Orta Asya'da bir yayla PAPATYA: Baharda çiçek açan
bir kır bitkisi PARLA: Parlamak eyleminden parla, ışık saç; Başarılı ol, ünün sanın artsın; Güzel ol, güzel görünüşlü ol PELİN: Acı ve güzel kokulu bir bitki PELİNSU: Pelin+Su, hem pelin hem su anlamında PERÇEM: Kahkül PERİ: Cisimleri çok latif ve görünmez olan hoş yaratık; Güzel insan, güzel kimse PERRAN: Uçan, uçucu PERVİN : Ülker yıldızı PETEK: Arıların bal topladıkları balmumu yuvacıkları PEYDA: Belli, açık, ortaya çıkmak , oluşmak PINAR: Büyük su kaynağı PIRILTI: Pırıldayan şeyin çıkardığı ışık RABİA : Dördüncü. RAHŞAN : Parlayan, parlak, aydınlık,ışıltı. RANA: İyi, güzel, yumuşak, hoş RAVZA: Sulu, su yatağı yer; Bahçe REBİA : Bahar. RENAN: Çok ses çıkaran , çınlayan RENGİN: Boyalı, renkli; Hoş, latif ve güzel REVAN: Yürüyen, giden; akan, akıp giden. Ruh,can. REYHAN: Yaprakları güzel kokan bir süs bitkisi, fesleğen REZZAN: Ağırbaşlı , onurlu RİMA : Dişi ceylan yavrusu ROSA: Gül rengi,pembe
kırmızı arası bir renk. RUHAN: Güzel kokulu RUHSAR: Yanak, yüz, güzel yüz
RUHŞEN: Neşeli,canlı. RUHUGÜL: Gül kadar temiz bir ruha sahip olan. RUKİYE : Büyü,sihir. RÜÇHAN: Üstünlük RÜYA:
Düş; Gerçekleşmesi imkansız durum, hayal; Gerçekleşmesi beklenen şey, umut SABA: Gündoğusundan esen hafif ve tatlı rüzgar. Türk müziğinde bir makam SABAH: Günün ağarmasıyla başlayan ilk saatler SAHRA: Kır ,ova,çöl SALİHA : Yararlı,iyi,elverişli. SANAL: Sanlı ol, ünlen SANEM: Çok güzel kadın ; Put SARA: Halis, saf, katkısız SARE: Olmak, oldu; Cemaat, topluluk; İhtiyaç, susuzluk SARGIN: Albenili, çekici, büyüleyici, yıldızı şirin, hoşa giden, sevimli, güzel SAYE: Gölge; Koruma, yardım, sahip çıkma SAYGIN: Sayılan, sevilen SAYIL: Her zaman saygı gör SEBLA: Uzun kirpikli göz SEÇİL: Beğeni, sevgi, üstünlük gösterilen SEÇKİN : Benzerler arasında nitelikleriyle göze çarpan, elit SEDA: Ses;
Doğa veya bir engele çarpıp geri dönen ses, yankı SEDEF: Midye ve istiridye gibi deniz hayvanlarının kabuğunda bulunan pırıltılı, beyaz, sert bir madde; Bu maddeden yapılmış veya bu madde ile süslenmiş SEDEN: Uyanık, tetikte; Gözü açık olmak SEGAH: Doğu müziğinin makamlarından SEHER: Tan ağartısı SEL: Taşkın su SELDA: Bir söğüt cinsi SELEN: Haber, müjde SELİN: Gür akan su SELİNTİ: Ufak sel SELİS: Akıcı söz SELMA: Barış içinde,huzur,erinç. SELMİN: Barış ve sevgi duygusuyla dolu olan SELVA:
Amerika'da Amazon, Afrika'da Nijer
ırmakları gibi ekvator bölgesinde büyük suların geçtiği havzalarda bulunan geniş ve balta girmemiş ormanlara verilen ad. SELVİ : İnce uzun ağaç SEMA: Gökyüzü; Göç SEMANUR: Nurlu gökyüzü
SEMEN: Yasemin çiçeği. Semizlik. SEMİN: Değerli, pahalı; Semizlik SEMİRAMİS : Babil'in Asma Bahçeleri'ni kurduran
Asur kraliçesi SEMRA: Esmer kadın . SENA: Övmek, methetmek; Şimşek parıltısı ; Yücelik, yükseklik; Aydınlık ; Bir ot adi SENAHAN: Metheden, alkışlayan , öven SENAR: Yar, aşık, seven insan SENAY: Ay gibi güzelsin. SENEM: Kars dolaylarında kadın ve erkeklerin karşılıklı olarak oynadıkları bir halk dansı; Arapça'da put; Arapça'da kendine tapılacak kadar güzel olan kadın , sevgili, güzel SERA: Varlıklı olmak, zengin olmak; Şarkı söyleyen; Yer, toprak; Ok yapımında kullanılan bir ağaç SERAP: Çorak yerlerde, çölde, sıcak ve ışığın etkisiyle, ileride, yakında ya da ufukta su veya yeşillik var gibi görünmesi olayı SERAY: Ay gibi güzel SEREN: Gemi direği SERMA: Kış soğuğu SERPİL : Gelişmek,büyümek. SERPİN: Yağmur SERRA: Rahatlık,kolaylık SERTAP (SERTAB): İnatçı anlamında SEVAL: Severek al anlamında SEVDA: Vurgunluk, tutkunluk, aşk; Heves, arzu, kuvvetli istek SEVDEM: Sevginin en son
demi SEVEN: Bir başkasına sevgi duyan SEVGİ : İnsanı bir şeye ya da bir kişiye karşı yakın ilgi ve bağlılık göstermeye yönelten duygu SEVGÜL: Gül gibi sevilen.
SEVİL : Her zaman sevilen biri ol SEVİM : Sevmek eylemi; Bir kişi ya da bir şeyde bulunan o kişi ya da şeyi başkalarına sevdiren özellik SEVİNÇ : İstenilen şeyin olmasıyla duyulan coşku SEVTAP: Tapılacak kadar çok sevilen. SEYLAN: Sel, akma, akış SEYYAL: Akıcı , akışkan SEZEN: Hisseden, sezgili SEZER: Açık bir kanıt olmaksızın , olmuş ya da olacak bir şeyi duyumsar SEZGİ: Sezmek eyleminden sezgi; Sezme yeteneği SEZİN: Sezinleme işi, sezme. Duygulu,anlayışlı. SILA: Bir süre ayrı kaldığı bir yere veya yakınlarına kavuşmak ; Doğup büyüdüğü ve özlediği yer; Bahşiş, hediye; Bağ SİBEL: Henüz yere düşmemiş yağmur damlası (Fransızca "si belle": öylesine güzel anlamında) SİM: Gümüş gibi parlak ve beyaz SİMA : Yüz, çehre SİMGE: Anlamı olan harf, bitki gibi işaretler SİMİRNA : İzmir'in eski adı. Aynı zamanda Amazon savaşçılarının kraliçesinin adı. SİNEM: Yüreğim, çok sevdiğim SİTARE : Yıldız SONEDA: Nazlı olmaması temenni edilen SONGÜZ: Kasım ayının halk arasındaki adı SONYAZ: Sonbahar SU: Canlıların yaşaması için en gerekli olan kokusu, rengi olmayan sıvı SUMRU: Bir şeyin yüksek yeri, tepesi SUNA: Boylu, poslu, yakışıklı . Yaban ördeği. SURPERİ: Peri güzeli. SUZAN: Yakan, yakıcı . SÜHEYLA: Yumuşak ve iyi huylu,mütevazı kadın . SÜNDÜS: Ham ipek,ipekli. SÜSEN: Nisan-Haziran
dönemlerinde açan güzel kokulu bir
çiçek TAÇNUR : Mutluluk TAHİRE : Gündoğusundan esen rüzgar TAİBE : Tövbe eden, pişmanlık duyan TALHA : Güzellik TALİA : Güzel, şirin TALİHA : Rastlantıları düzenlediğine ve insanlara iyi veya kötü durumlar hazırladığına inanılan doğa üstü güç, şans, felek TAMAY : Dolunay, ayın on dördüncü TANAY : Secde eden TANSELİ : Şafak vakti gelen sel TANSU : Göğüsle ilgili TANYEL : Katıksız , arı - Seçilmiş TANYELİ : Tan vakti esen rüzgar TARA : Sahur
zamanı doğan kız çocuğuna verilen ad TAYYİBE : 1.İyi davranış. 2.Yatıştırıcı, hoşa giden söz TENAY : Uygun, yakışan - Yetkili olan - Dine uygun hareket eden
TENDÜ : Öz, asıl TENNUR : Yüksek, ulu TİJEN : Taç, taçlar TİLBE : Put - Güzel kadın TUBA : 1.Cennette bulunduğun inanılan büyük ağaç. 2.Güzellik, iyilik. 3.Rahat TUĞÇE : Küçük tuğ TULÜ : Doğuş, doğma (güneş için) anlamında TÜLAY : Ayın ince ışığı TÜLİN : Ayın çevresinde görülen ışık halkası TÜNAY : Gece ve ay TÜRKAN : 1.Kraliçe. 2.Güzel kız TÜRKÜ : Yankı , ses TÜRKAN : 1.Kraliçe. 2.Güzel kız UBEYDE : Tanrının kölesi UĞURGÜL : Uğurlu gül UHDE : Birinin yapmakla yükümlü olduğu iş, görev. ULYA : En yüce, en ulu, yüksek UMAY : Devlet kuşu UMUR : Görgü, deneyim UZEL : Usta,
becerikli ÜLKÜ : Amaç, ideal ÜMRAN :
1.Bayındırlık. 2.Uygarlık, medeniyet. 3.İlerleme, mutluluk, refah ÜNZİLE : Gönderilmiş ÜZGÜ : Yersiz ve gereksiz olarak çektirilen üzüntü, eziyet. VAHİBE : Hibe eden, bağışlayan. VAHİDE : Tek yalnızca bir tane. VARİDE : Gelen, erişen - Söylenti VEDİA : Korunması için bırakılan emanet VERDA : Gül. VİLDAN : Yeni doğmuş çocuklar VİRA : Durmadan, aralıksız , sürekli. YAĞMUR : Bulutlardan yeryüzüne düşen su damlacıkları . YAPRAK : Bitkilerin solunumunu sağlayan, yeşil ve türlü biçimlerdeki ince bölüm YAREN : Dost,
arkadaş YASEMİN : Çeşitli renklerde kokulu çiçekleri olan bir bitki YAŞAM : Hayat YELDA : 1.Uzun. 2. Yılın en uzun gecesi YELİZ : Ferah yer, aydınlık, havadar YEŞİM : Açık yeşil ve pembe renkli kolay işlenen değerli bir taş YILDIZ : Gökyüzündeki ışıklı cisimlerin her biri. YONCA : Çiçekleri kırmızı veya mor renkli çayır bitkilerinin genel adı YUDUM : Bir içimlik sıvı YÜKSEL : Başarı kazan, yücel YUDUM : Bir içimlik sıvı ZEHRA : Çok beyaz, parlak yüzlü ZEHRE :
Çiçek. ZELİHA : Züleyha, su perisi ZENNAN : Kadınlar ZENNUR : Zinnur, nurlu, ışıklı ZEREN : Anlayışlı , kavrayışlı . ZERİN : Altından ya da altına benzer olan. ZERRİN : Altından yapılmış . ZEYNEP : Süs, bezek. ZİNNUR : Nurlu, ışıklı ZİŞAN : Şanlı, şerefli - Bir tür lale ZUHAL : Satürn gezegeninin adı. ZULAL : Hafif, güzel, soğuk su. ZÜBEYDE : Öz, asıl ZÜHRE : Çoban yıldızı, venüs. ZÜLAL : Saf, temiz, hafif tatlı su. ZÜLEYHA : Su perisi - Hz.Yusuf'un karısı ZÜMRA : Akıllı , çabuk kavrayan kadın . ZÜMRÜT : Cam parlaklığında , yeşil renkte, saydam bir süs taşı
Tweet
AÇANGÜL: Açılan gül çiçeği AÇELYA: Fundagillerden çok renkli çiçekler açan
bitki AÇILAY: Ay' ın şekilleri , yansıması ADAL: Ün kazan AFET: Ortalığı birbirine katacak kadar güzel kadın AFİFE : Namuslu, namusuna çok düşkün olan AFİTAP : 1.Güneş. 2. Çok güzel, parlak yüzlü kadın AĞÇA : Temiz, saf AHENK: Uyum AHSEN: Çok güzel, olağanüstü güzel AHU: Ceylan, karaca 2.Çok
güzel,ince,zarif kadın . AHUCAN: Çok güzel dost. AHUEDA: Nazlı güzel. AHUELA:Çok güzel gözlü. AHUGÜL: Çok
güzel. AHUGÜZAR:Becerikli güzel.
AHUNAZ: Nazlı güzel,nazenin. AHUNİSA :Çok güzel kadın . AHUNUR:Göz kamaştıran güzelliğe sahip olan. AHUSE: Coşkulu güzellik AHUŞEN :Güzel ve neşeli. AJDA:Filiz,sürgün. Çok genç. AJLAN: Hızlı, çabuk, telaşlı AKASYA: Güzel kokulu bir süs bitkisi AKEL: Eli
uğurlu anlamında AKGÜN: Parlak gün, uğurlu gün, ışıklı gün AKSEV: Aydınlığı sev,ışık saç AKSU: Anadolu'da değişik boylarda bir çok akarsuyun adı AKŞIN : Beyaz tenli kadın AKTAN: Ak renkli tan; Kutlu tan, uğurlu tan ALA: Ela karışık renkli, alaca; Benekli; Tam
olgunlaşmamış, yarı olmuş ALAGÜL:Çok renkli gül. ALÇİÇEK :Kırmızı çiçek. ALÇİN : Kızıl renkli küçük bir kuş ALEDA: Nazlı, kaprisli ALEV: Yanan cisimlerin
görüntüsünü tarif etmek için kullanılan bir kelime ALEYNA: Bizim üzerimize
olsun ALGIN: Birine gönül vermiş, vurgun, tutkun ALGÜL: Kırmızı gül. Gül kırmızısı ALIM: Gözü gönlü çeken nitelik, çekicilik, gönül çelen güzellik, albeni
ALKIM: Gökkuşağı ALKIZ: Kırmızı yanaklı ,sağlıklı kız . ALPİKE : Kahraman kraliçe ALTIN: Yüksek değerli bir maden ALYA: Yüksek yer, yükseklik, gök
AMİNE :Yüreğinde korku olmayan. ANDAÇ: Anılar , hatıralar ANIL: Başkaları tarafından sözün edilsin ANKA: Kaf Dağı'nda bulunduğu söylenen masal kuşu ARIN: Arı , katışıksız , temiz, kirden uzak ARKIN: Yavaş, ağır, sakin ARMAĞAN : Hediye, ödül ARMİNA : Emine, korkusuz, yürekli ARNİSA : Çok namuslu kadın ARSEN: Kurtuluş , özgürlük ARSU: Su kadar berrak ARSUN: Yüreğindeki temizliği yansıtan ARYA: Operada sanatçının orkestra eşliğinde söylediği uzun şarkı ARZU: Herhangi bir şey için duyulan aşırı istek ARZUCAN:Candan isteyen. ARZUGÜL: İstenilen,beğenilen gül. ARZUM: İsteğim,dileğim,hevesim. ARZUNAZ:Naz yapan,nazenin. ASALBİKE : Gerçek hanım, gerçek güzel ASEL: Bal, Cennetteki dört sudan biri ASENA: Dişi kurt, güzel kız ASLI:Temelli,köklü. Bir şeyin benzeri. ASLICAN:Özü can gibi sevgili ASLIHAN:Han soyundan gelen.
ASLIM: Özü geçmişe ait ASLINAZ: Nazlı olması geçmişinden gelen. ASLINUR:Nur saçan bir geçmişi olan. ASLISU: Geçmişi su gibi berrak ve temiz olan. ASU: Azgın , huysuz,isyan eden. Afacan. ASUDE:
Rahat, huzur içinde olan ASUELA: Ela
gözlü yaramaz ASUMAN: Gökyüzü ASYA:
Dünyanın en büyük kıtası AŞINA :Bildik, tanıdık. AŞKIM :Sevdiğim,sevgilim. AŞKIN : Aşmış , ileri AYBEN: Ben ayım anlamında AYBENİZ :Ay gibi parlak tenli,ay benizli. AYBİKE : Ay gibi güzel kız AYBİRGEN : Ay veren AYCAN:Ay gibi sevilen, aydınlık can. AYÇA: Yay biçimindeki ay,Hilal.
AYÇAĞ :Ay gibi parlak çağ. AYÇAN:Ay gibi aydınlık kişi . AYÇİÇEK : Gün çiçek AYDA: Dere kıyılarında yetişen bir bitki AYDAN: Güzelliğini aydan almış,ay gibi parlak ve güzel AYDENİZ : Hem ay, hem de deniz AYDONAT: Işık donat, parlaklık donat anlamında AYEVİ : Ay çevresinde oluşan ışık çemberi AYGEN: Gönül arkadaşı AYGÖNÜL:Güzel gönüllü. AYGÜN: Hem ay, hem gün AYKAL: Ay
gibi parlak ve ışıklı kal AYKIZ: Ay+ Kız AYKUT: Kutlu ay, uğurlu ay AYLA: Bazı yıldızların ve ayın etrafındaki ışık çemberi AYLAN:Ay gibi güzel değerlere sahip olan. AYLİN : AYLA ile aynı anlamdadır AYNUR:Ay ışığı AYPERİ :Ay ve peri gibi çok güzel. AYSAR: Ayın evrelerine göre huyu değişen kimse AYSEL:Ay gibi olan güzelliğiyle nam salmış olan AYSEMA:Ay gibi parıldayan yüz. AYSEREN: Güzelliğini gözler önüne seren. AYSIN: Sen aysın, ay kadar güzelsin AYSU: Ay gibi parıltılı ve su gibi berrak. AYSUN:Ay gibi ışıltılı ve güzel. AYŞE : Rahat ve huzur içinde yaşayan AYŞEGÜL :Güller içinde mutlu yaşayan. AYŞEN :Neşeli,gülen,aydınlık. AYŞENUR : Ayşe +Nur AYŞIL : Ay ışığı AYŞİM ,AYŞİN : Darlak ışık saçan. AYTEN:Güzel bir tene sahip olan. AYTU:Aya benzeyen tuğlu. AZİZE :Saygın,sevgili,kutsal. AZRA: Üstünde hiç yürünmemiş kum; Yeni yetme kız BADE: Aşk , kutsal sevgi BAHA: Değerli, kıymeti çok BAHAR: Yazla kış arasında olan mevsim. Güzellik,gençlik çağı. BAHARGÜL:Bahar gülü. BALA: Yavru çocuk BALCA: Bal gibi, bala
benzer BALIN: Yar, sevgili BALKIN:
Pırıldayan, parlak BALKIZ: Bal kadar tatlı kız BANU: Prenses; Hanımefendi. Yeni evli gelin. BANUHAN:Hatun hükümdar.
BAŞAK : Ekinlerin tanelerini taşıyan baş kısmı BEDİZ : Resim, tasvir, süs, bezek BEGÜM: Hanım; Kadın hükümdar. BEHİN: İyinin iyisi BEHİYE:Güzel. BELDE: Memleket, şehir, kasaba BELEMİR: Peygamber çiçeği olarak biliniyor. Açtığı kokusunun dağılmasıyla anlaşılan gizli çiçek anlamında BELEN: Bel, geçit; İki dağ arasından geçen yol BELFÜ: Kar tanesi BELGİ: İşaret BELGİN: Kesin ve eksiksiz belirlenen BELGÜN: Aydınlık gün. BELİN:Korku ile şaşkın şakın bakmak. BELİZ: İşaret, iz; alamet BELKIS:Efsaneye göre Hz. Süleyman
zamanındaki Saba melikesinin adı. BELMA:Uysal,sakin.
BELUR:Billur,billurdan olan. BENAN:
Parmak uçları BENAY: Ben ayım, ay gibiyim BENEK: Namuslu kadın BENGİ,BENGÜ: Ölümsüz, sonsuz BENGİSU: Ölümsüzlük suyu BENGÜL:Gül gibi. BENİZ: Yüz BENNUR:Işık saçan. BERGÜZAR: Anılmak için verilen şey, andaç BERİA : Olgunluk ve güzelliğiyle üstün olan sevgili BERİL: Zümrüt BERİN,BERRİN: En yüksek, en ulu anlamında BERKE: Zerdali, kayısı . Kamçı , değnek BERNA: Bağlı, bağlanmış; Genç, körpe, delikanlı BERRAK: Duru BERRAN: Keskin, kesici BESİME:Sevimli,güler yüzlü. BESİSU: Bitkilerin damarlarında dolaşan besleyici su BESTE: Bir müzik parçasını oluşturan ezgilerin tümü BESTEGÜL:Gül kadar güzel ve duygulu. BESTENİGAR : Türk müziğinde bileşik bir makam BETÜL,BETİL: Erkeklerden çekinen namuslu kadın , Hz. Meryem ve Hz. Fatma`nın diğer isimleri BEYZA: Çok beyaz, lekesiz BİGE:Evlenmemiş,çocuk doğurmamış olan. Sultan. BİHTER: Daha iyi, en iyi BİKE : Evlenmemiş, çocuğu olmamış kadın BİLCAN :Bilgili dost. BİLGE: Çok bilgili ve bilgisini yararlı kullanan kişi BİLGET : Havadis, malumat BİLGÜN: Bil+Gün BİLHAN : Çok bilgili BİLLUR: Pek duru, pürüzsüz BİLNAZ :Çok naz eden. BİLNUR:Bilge kişi . BİNAY :Öylesine güzel ki bin ay eder. BİNGÜL: Gülü bol; Gül bahçesi BİNNAZ : Çok nazlı,cilveli,kaprisli. BİNNUR:Çok ışıklı , ışığı gür BİRAY : Ay gibi tek, eşsiz BİRBET: Yüzü benzersiz BİRGEN: Yalnız, yalnızlığa alışkın BİRİCİK : Bir tane, tek, emsalsiz BİRGÜL: Tek ve güzel bir gül. BİRSEN: Yalnız sen BİRSU:"Bir içim su" denilebilecek kadar güzel olan. BUKET:
Çiçek demeti BURCU: Güzel koku, ıtır BURÇAK: Bir bitki BURÇİN: Dişi geyik BUSE: Öpücük BÜGE:Bent,su benti.
BÜKÜM: Bükme eylemi BÜŞRA : Müjde, sevinçli haber CAHİDE :Çalışıp çabalayan. CANAN: Gönülden sevilmiş, yar. CANAY:Ay gibi temiz. CANDAN: İçten, gönülden CANDAŞ : Candan, değerli dost CANEDA: İçten, sevimli kişi CANEL: İçten,candan uzatılan dostluk eli. CANFEZA: Müzikte bileşik bir makam CANKIZ: Sevilen, sevimli, şirin kız CANKUT: Sevimli, cana yakın CANSEL:Hayat veren su.
CANSIN: İçten,gönüldensin. CANSU: Can suyu. Hayat veren su.
CAVİDAN :Sürekli, kalıcı olan,sonsuz. CELİLE:Büyük,ulu. CEMİLE:Hatır hoşluğu için yapılan hareket. CEMRE: Ateş parçası , kor; Şubat ayında bir hafta arayla hava, su ve toprakta oluştuğu sanılan sıcaklık yükselişi CENNET:Çok güzel yer. İyilik yapanların,günahsızların öldükten sonra mutluluğa kavuşacaklarına inanılan yer. CEREN: Çok hızlı koşan , gözlerinin güzelliğiyle ünlü, ince bacaklı , zarif hayvan; ceylan CEVHER:Bir şeyin özü. Güç,enerji. CEVZA: İkizler burcunun eski adı CEYDA: İnce-uzun boyunlu ve güzel CEYLAN: Süzgün ve tatlı bakışlı . Yapısı ince ve uyumlu olan. Gözlerinin güzelliğiyle ünlü zarif,ince bacaklı memeli. CİHANBANU : Dünya hükümdarı . CİHANNUR :Alemi aydınlatan nurlu ışık. ÇAĞ : Belirli bir özellik göz önünde bulundurularak ele alınan zaman dilimi ÇAĞDA : Yeni bir çağa adım atılmış ÇAĞIN : Şimşek, yıldırım ÇAĞLA Badem, kayısı ,erik gibi yemişlerin olgunlaşmamış hali ÇAĞRI : Davet. Doğan kuşu . Mavi hareli göz. ÇAKIL: Su yataklarında sürtünmeyle yuvarlaklaşmış küçük taşlar ÇEVREN: Gökyüzünün yerle bitişik gibi görünen kenarları , ufuk ÇIĞLIK: İnce ve keskin bağırış. ÇİÇEK: Bir bitkinin değişik renklerle bezenmiş kokulu bölümü ÇİĞDEM: Akdeniz çevresinde yetişen çok renkli kır bitkisi ÇİLAY :Ayın üzerinde beliren açık renkli lekeler. ÇİLEN:Hafif yağan yağmur,çisenti. ÇİLER: Şarkılar söyleyen, şakıyan ÇİSE (M): Hafif yağan yağmur(um) ÇİSİL: İnce ince yağan yağmur ÇOLPAN: Çoban yıldızı DAMLA:Çok küçük miktarda su. Çok az.
DALGA: Hareketli su kütlesi; Denizin
rüzgarlı havada kabarıp kıyıya sürüklenmesi DAMLA: Yağmur ya da bir sıvının çok küçük yuvarlak biçimli parçası DEFNE: Yaprakları güzel kokulu, yaz-kış yeşil olan bir bitki DEMET: Çiçek bağlamı, deste DEMİ:Kadife, şeftali gibi şeylerin üzerinde bulunan ince tüy DEMRE: Noel Baba'nın doğduğu sanılan tarihi yer DENİZ: Yeryüzünün çoğunu örten engin su DEREN: Toplayan,
düzenleyen, pekiştiren DERİN : Sığ olmayan DERYA: Büyük deniz anlamında DERYANUR:Bilgisiyle ışık saçan. DESEN: Çiçek, çizgi gibi süs şekilleri DESTE:Bağlam,demet. DESTEGÜL: Mevlevi dervişlerinin giydiği ince kumaştan yelek. Bağlanmış gül demeti. DEVİN : Hareket, kımıldanış DEVİNSU :Suyun ritmik hareketleri. Akarsu. DEVRİM : Yerleşik toplumsal düzeni, köklü, hızlı ve geniş kapsamlı olarak niteliksel değiştirme ve yeniden isimlendirme işlemi DEVRİN :Bir kişi veya olayın gündemde olduğu tarih dönemi. DİCLE: Bir nehir adı. Ulu ırmak. DİDAR :Güzel yüz. Görme. DİDE: Göz, göz bebeği DİDEM: Gözüm gibi sevdiğim, sevgilim DİLA :Gönlümü çalan. DİLAN :Gönüllerce olan,yürekler dolusu. DİLARA : Gönül alan, gönül okşayan . DİLAY : Gönle ışık saçan, ay kadar güzel DİLBER:Gönlü yakan güzel. Alımlı güzel kadın . DİLDAR : Gönlü baskı altında tutan sevgili DİLDE: Ünü her tarafa yayılmış, herkesin konuştuğu , herkesin dilinde olan kimse DİLEK: İstek, rica,arzu. DİLEM: Gönül ilacı DİLER: Dilemek eyleminden DİLHAN : İçten ve yürekten konuşan DİLNİŞİN : Gönülde yer tutan,hoş,güzel DİLRÜBA : Gönlü şen,dertsiz DİLSEREN:Hatiplik yeteneğini gözler önüne seren. DİLSU: Dil+Su DİLŞAH : Gönül şahı,sevgili,sultan. DİNİZ:Sakin,dingin. DOĞA : Yaradılış ve yapı özelliklerinin tümü; Tabiat DOĞANGÜN : Doğmakta olan gün DOĞAY : Ayın yeni doğuş hali DOĞU: Güneşin doğduğu ana yön DOLUNAY: Ayın tam yuvarlak olduğu an DORA: Doruk, zirve DURUGÜL:Gül gibi temiz olan. DUYGU:
Kişi , olay ve nesnelerin bireyin iç dünyasında uyandırdığı izlenim DUYGUN: Duygulu,hassas,hisli kişi . DUYGUNİSA : Duygulu,hassas kadın . DÜŞ:Hayal,rüya,güzel rüya. DÜŞÜM: Hayalimdeki, düşlediğim, istediğim anlamında EBRU:1.Keman kaş . 2.Bulut rengi. 3.Bir sanat dalı ECE: Kraliçe. Güzel kız ,kadın . ECEGÜN: Çok güzel bir günde doğan ECEM: Kraliçem, sevgili kraliçe anlamında ECENAZ: Nazlı güzel. ECESU:Su gibi berrak ve güzel. ECMEL: Çok güzel
EDA: Naz, cilve. Davranış,tavır. Verme,ödeme. (Namaz için) kılma ,yerine getirme. Üslup. EFİL:Rüzgar,dalgalanma. EFSUN: Büyü, sihir EGE: Türkiye'nin
batısında yer alan deniz ELANAZ:Ela gözlü,nazlı güzel. ELANUR:Ela gözleriyle nur saçan. ELÇİN: Deste, tutam ELİF: Kibar, narin yapılı, ince-uzun boylu kız . ELİFE:Tutku,istek, alışılan şey. ELİZ:El izi. ELVAN: Renkler, çeşitler. EMEL:Arzu,özlem. EMET: Bereket, bolluk
EMİNE: İnanılır,güvenilir. ENER: Dağ eteği EREM: Cennet ERENDİZ: Jüpiter gezegeninin adı ERÇİL: Doğru,inanılır,güvenilir kişi . ERDA: Beyaz karınca . ERKE: Enerji, iş başarma gücü; Nazlı ERNA: İşveli,cilveli,şen şakrak sevgili. ESEN: Sağlıklı , salim ESENGÜL: Rüzgar gibi esen,Gül gibi güzel kokan.
ESER: Emek sonucu ortaya çıkan ürün, yapıt; Yok olmuş bir nesneden kalan parça ESİM: Rüzgar gibi olan. ESİN: Sabah rüzgarı ESMA: İsimler,adlar. Çok yüksek olan. ESMACAN: Adı can olan. ESMAGÜL: Adı gül. ESMANUR: Adı nur. ESNA: Yüksek, yüce. Bir işin yapıldığı an. ESRA: En çabuk, çok çabuk EŞAY : Ayin güzelliğiyle eşdeğer güzelliğe sahip olan. EŞLEM: Selametli, güvenilir EVA: Havva. Yaratılan ilk kadın . EVİN : Bir şeyin içindeki öz; Buğday tanesinin olgunlaşmış içi, özü EYLÜL: Sonbaharda bir ay adı EZGİ: Melodi, şarkı , türkü EZGİN: Sesi düzenli gelen. Paraca durumu bozuk olan. Çok sıkıntı çekmiş . FATMA: Çocuğunu sütten kesen kadın . FATMAGÜL: Gül gibi güzel yeni anne
olmuş kadın . FAZİLET : Erdemli, iyi ahlaklı FERAH: Aydınlık , iç açıcı FERAHGÜL: Güzelliğiyle neşe saçan. FERAHNUR: İnsanın gönlünü ışık saçarak aydınlatan FERAY: Ay ışığı, ayın parlaklığı ,ışıltı saçması. FERCAN: İnsanın ruhuna aydınlık veren bir içtenliğe sahip olan FERDA: Gelecek zaman, yarın; Kıyamet FERDACAN: İçtenliğini hiç kaybetmeyecek olan. FERHAN: Sevinçli,
gönlü hoş FERİ: Köke değil dallara ait olan. İkinci derecede olan. FERİDE: Eşi benzeri olmayan,tek. Çok değerli inci. FERİS: Şık,zarif. FERİSU: Temizliği ve berraklığıyla ışık saçan. FERNUR: Aydınlık ,ışık. FERSUDE: Eskimiş ,yıpranmış,örselenmiş. FERZİN: Kraliçe FEYZA: Bolluk, çokluk, bereket.
Taşkın . FEZA: Boşluk, sinirsizlik; Uzay FİDAN : Yeni yetişen ağaç FİGEN: Yaralayan, kıran FİLİZ : Tohumdan çıkan sürgün. İnce ve güzel vücutlu. FİRDEVS : Cennetler. Cennet bahçeleri. FİRUZE: Açık mavi renkte, değerli bir süs taşı FULYA: Nergisgillerden güzel kokulu sarı bir çiçek FUNDA: Çalı ormanı, çalılık; Püskül, tepelik FÜRUZAN: Parlayan, parlak
FÜSUN: Büyü GAMZE: Göz kırpma , gözle işaret; Nazlı bakma; Gülerken bazı kişilerde yanaklarda beliren çukur GAYE: Amaç, erek GAZAL: Ak geyik, ahu;
Geyik yavrusu; Güzel söz (mecazi)
GAZEL: Konusu daha çok sevgi ve içki
olan, manzume; Tek kişinin özel ahenkte okuduğu müzik parçası; Sonbahar vaktinde düşen yapraklar GECE: Gün batımından ağarmasına kadar geçen süre GELİNCİK: Yazın kırlarda yetişen parlak kırmızı renkli bir çiçek GENCAY: Yeni doğmuş ay; Hilal biçimindeki ay GERÇEK: Yakıştırma veya yalanı olmayan GİZEM: Sır; Aklın erişemediği çözülemeyen şey GONCA: Tam açılmamış çiçek GONCAGÜL: Gül goncası. GÖK: Yerin göz ile görülebilen ufuklarından başlayarak yukarıda
kubbenin içi gibi gözüken sonsuz
boşluk; Mavi renk GÖKAY: Hem gök, hem ay; Güzel ay GÖKBEN: Ben gökyüzü
anlamında GÖKÇE: Gök mavisi, mavi gözlü güzel GÖKÇENAZ: Nazlı mavi. GÖKSU: Türkiye'nin çeşitli yerlerinde bulunan akarsuların adı GÖKYEL: Kuzeydoğudan esen rüzgar, poyraz GÖNEN: Rutubet, yaşlık; Ekilecek toprağın tavlandırılması GÖNÜL: İstek, arzu, sevgi. GÖNÜLGÜL: Gül gibi zarif bir
gönlü olan. GÖRKE: Heybetli GÖRKEM:
Göz alıcı ve gösterişli olma durumu,ihtişam. GÖZDE: Çok sevilen, beğenilen nitelikte olan. Çok güzel. GÖZDEM:
Beğendiğim,sevdiğim,saydığım,bitanem. GÖZDENAZ: Nazlı güzel. GÖZDENUR: İnsanlara vermiş olduğu iç huzurla herkesin beğenisini kazanan. GÖZEN: İlgi çekici, samimi; Sulak yer; Pınar GÜHER: Cevher GÜL: Gülgillerin örneği olan bitki ve bunun çiçeğine verilen ad; Gülmek eyleminden gül GÜLAL: Gülün
kırmızısı gibi güzel. GÜLAY: Gül gibi güzel, ay gibi aydınlık olan. GÜLBAHAR: Ebru yapmakta kullanılan koyu kırmızı toprak rengi GÜLBEN: Gül yüzlü,gül gibi
beni olan. GÜLBİN: Gül fidanı, gül yetişen yer. GÜLCAN: Gül gibi güzel kişi . GÜLCE: Gül gibi. GÜLÇİÇEK: Her yönüyle güzel olan. GÜLÇİN: Gül toplayan, gül seven. GÜLDEN: Güle ilişkin , gülden yapılmış. Gül soluklu. GÜLEDA: Gül gibi güzel ve
nazlı. GÜLEN: Güleç yüzlü, mutlu anlamında GÜLENAY: Güleç ay, gülümseyen ay; Ay gibi gülümseyen
güzel GÜLFEM: Ağzı gül gibi olan GÜLFER: Zarifliği ve güzelliğiyle göz kamaştıran . GÜLGEN: Güler yüzlü GÜLGÜN: Gül renkli;
Gülen, gülümseyen GÜLHAN: Gül kadar
çok sevilen, han, hakan GÜLİN: Güzel,zarif. GÜLİNAZ : Nazlı,güzel. GÜLİSTAN : Gül bahçesi GÜLİZ: Gül yetiştiren GÜLİZAR : Al yanaklı , gül yanaklı ; Alaturka müzikte bir bileşik bir makam GÜLNİHAL : Gül fidanı. GÜLNİSA : Gül gibi kadınlar anlamında GÜLNUR: Işık saçan güzellik. GÜLPERİ: Gizemli gül, saklı gül. GÜLRİZ: Gül saçan GÜLRU: Gül yüzlü, gül yanaklı GÜLSANEM: Çok güzel kadın . GÜLSELİ(N): Coşkulu bir güzelliğe sahip olan. GÜLSU: Gül ve su gibi güzel
GÜLSÜN: Yaşam boyu yüzü gülsün anlamında GÜLŞAH : Gül dalı; Güzelliğiyle ün salmış olan GÜLŞEN: Gül bahçesi GÜLTEN: Gül tenli, vücudu gül gibi
GÜLÜM: Bana ait olan gül. Canım. GÜLÜMSE: Tebessüm et GÜN: 24 saatlik
zaman dilimi; Güneşin yeryüzüne gönderdiği ışık; Güneş, yaşam GÜNAL: Işık al, ışıklı ol GÜNAN: Doğumuyla sevinç getiren; Anılan gün GÜNAY: Hem gün, hem ay GÜNÇİÇEK: Ay çiçek GÜNDEN: Güne ilişkin , güneşe ilişkin ; Güneşten bir parça GÜNDÜZ: Günün aydınlık bölümü GÜNEŞ: Çevresindeki gezegenlere ısı ve ışık veren büyük gök cismi GÜNEY: Her zaman güneş gören, güneşli yer; Bir yön GÜNHAN: Oğuzhan'ın altı oğlundan biri GÜNNAZ: Nazlı kişi . GÜNNUR: Güneş gibi ışık saçan. GÜNSU: Gün gibi aydınlık, su gibi berrak GÜRAY: Bol ışıklı ay, güçlü ay GÜRDAL: Güçlü dal, sık dal GÜVEN: Güvenmekten, yürekli ol anlamında GÜZ: Sonbahar GÜZAY: Güneş olmayan yer; Kuzey; Güz ve ay GÜZEL: Hoşa giden,hayranlık uyandıran GÜZİN : Seçilmiş, seçkin. Beğenilen. GÜZÜN: Güz mevsiminde olan HABİBE : Sevgili,seven dost. HALE: Ayın çevresindeki ışık halkası . HALENUR: Kutsal ışık HANDAN: Güleç, sevinçli,şen şakrak . HANDE: Gülüş,gülme. Açılma . Eğlenme. HANİFE : Allah' ın birliğine inanan; Hz. Muhammed zamanından önce tek tanrıya inanan HARİKA : Sıradanlığın üstündeki nitelikleriyle insanda hayranlık uyandıran HASİBE : Değerli,soyca temiz,soylu. HASLET: Doğuştan gelen güzel huy HAVVA: Yaratılan ilk kadın . HAYAL: Varmış , olmuş gibi zihinde canlandırılan imge, görüntü HAYAT: Ömür, yaşam HAZAL: Kuruyup dökülen ağaç yapraklarının güzelliği HAZAN: Sonbahar HAZAR: Barış HENNA: Kına ağacı. HERA: Mitolojide analığın yüceliğini temsil eden tanrıça HESNA: Güzel,hanımefendi kadın . HEVES: Bir şeye duyulan istek HEVİN : Aşk , sevda HELİN: Yuva HİCRAN : Ayrılık ,bir yerden ayrılmak. Ayrılığın sebep olduğu dayanılmaz acı. HİLÂL : Ayın yay biçimindeki görünüşü,yeni ay,ayça. HİLDE: Kurtulmak, yükselmek, ilerlemek HOŞSEDA : Hoşa giden ses HÜLYA: İnsanın kurduğu tatlı düş ; Sevda HÜMA: Efsanelerde geçen, yere konmayıp sürekli gökte kaldığına inanılan cennet kuşu HÜMEYRA: Kızıllık , pembelik HÜNER: İnce ve şaşırtıcı ustalık HÜRREM: Sevinçli, güler yüzlü HÜSNA: Pek çok güzel
HÜSÜN: Güzellik IĞIL: Çok yavaş akan su ILGAZ: Atın dört nala koşması . Hücum,akın . ILGIM: Serap ILGIN: Beyaz ya da pembe, çiçekli, çok hafif yapraklı bir ağaççık (genellikle küçük akarsu kıyılarında bulunur) ILGIT: Esinti ve akış için kullanılan yavaş yavaş anlamında ILIM: Uzlaşmacı yumuşaklık IRMAK: Akarsuların en büyüğü IŞIK: Cisimleri görmeyi, renkleri ayırt etmeyi sağlayan fiziksel enerji. Aydınlık ,nur. IŞIL: Pırıltı, parlaklık , ışık, aydınlık IŞILAY : Işıltılı ay, parlayan ay IŞILTI: Parıltı,titrek ışık. IŞIN: Bir kaynaktan belli bir doğrultuya giden ışık çizgisi IŞINBIKE : Aydınlık saçan kadın . ITIR: Güzel koku; El ve yüze sürülen çiçek özü, esans İCLAL : Ağırlama ,ikram. Büyüklük,ululuk. İDİL: Kır yaşamı içinde aşk konusunu işleyen kısa şiir ; Volga ırmağına Türkler'in verdiği ad İDİLSU: Su için yazılmış şarkı . İLAYDA : Su perisi İLBÜKE : İlbey hanımı, seçkin hanım İLCAN : Ülkenin canı,sevdiği. İLGİ: İki şey arasındaki ilişki ; Bir şeye duyulan merak; Eğilim İLGİN: Yabancı,gurbette yaşayan. İLGÜN: Ülke güneşi. Başkaları ,yabancılar. İLKAY : Ayın ilk hali. İLKBAHAR : Yılın ılık mevsimi İLKCAN : İlk doğan çocuklara verilen ad. İLKE : Temel alınan düşünce, kural İLKGÜZ : Eylül ayı İLKİM : İlk çocuğum anlamında İLKİN : İlk çocuklar için kullanılan adlardan. Önce,öncelikle. İLKNUR : İlk ışık İLKYAZ : İlkbahar İLMA : Parlatma. Belirleme,işaret etme. İLSEL: İlle ilişkili , yurtla ilişkili İLSU : Ülkenin suyu,bereketi. İLTER: Yurdu koruyan, yurtsever. İMER: Zengin,varlıklı . İMGE: Düş, hayal, görüntü, tasarım İMRAN : Evine bağlı, evcimen anlamında İMREN: İmrenmek fiilinden, görünen şeyi edinme isteği. İNANÇ : İnanılan şey İNCİ: Süslemede kullanılan , istiridyede yetişmiş değerli madde İNCİLAY : Parlama,ışıldama İNCİNUR: İnci gibi ışıklı ,parlak. İPAR : Yüksek dağların kar tutmayan yerlerinde yetişen çiçek İPEK: İpekböceği kozasından elde edilen ince, parlak kumaş . Kibar,zarif. İREM: Bahçeleriyle ünlü masal kenti İREN: Özgür, serbest İRİS: Mitolojide Tanrıların elçisi İSMİHAN : Hükümdar ismi İYEM: Güzellik,iyilik. İZEL: El izi anlamında İZEM: Büyüklük, ululuk İZGİ: Güzel, adaletli, zeki İZLEM: İzlemek eylemi İZİM: Önceden bulunduğum yerde bıraktığım belirti anlamında JALE: Çiğ, kırağı . Sabahları otların üzerinde olan su damlaları JALENUR: Parlayan, ışıldayan çiğ. JANSET : Güneşin Doğuşu (Çerkez ismi) JANSELİ : Güneşin Doğduğu Yer (Çerkez İsmi) JASMİN : Yasemin JEYAN: Kızan , kükreyen JİNSAL : Çağ, yaş, dönem JÜLİDE: Dağınık,karmakarışık . KADER: Alınyazısı ,yazgı. Talih. KAİNAT : Var edilen şeylerin hepsi, yaratılanlar KAMELYA: Pembe, kırmızı ,beyaz çiçekler açan bir süs bitkisi. KAMER: 1. ay; Mecazi
parlak ve güzel anlamında KAMİLE : Tam,eksiksiz. Kemale ermiş. Bilgin,bilgili. KAMURAN: İstediğine ulaşmış,mutlu. KARACA: Rengi karaya yakın , esmer; Avrupa ve Asya' nın ılıman bölgelerinde yaşayan kısa ve çatallı boynuzlu bir memeli hayvan KARANFİL : Kokulu bir çiçek. KARDELEN: Kar kalkmadan çiçek
açan süs bitkisi KARMEN: Parlak kırmızı . KAYRA: Yüksek tutulan ya da sayılan birinden gelen iyilik; Tanrıdan geldiğine inanılan iyilik; İhsan, lütuf KERİME : Cömert. Ulu,büyük. Kız çocuk. KEVSER: Cennette bulunduğuna inanılan su. KIVANÇ: Sevinç KIVILCIM: Yanmakta
olan bir maddeden sıçrayan küçük ateş parçası KIZILTAN: Kızıl renk almış tan KÖSEM: Sürünün önünden giden,yol
gösteren koç. Cildi temiz,pürüzsüz.
KUĞU : Beyaz tüylü bir su kuşu KUMRU: Sevgilisine düşkünlüğüyle bilinen güvercin benzeri bir kuş KUMSAL: Kumla örtülü deniz kıyısı KUTAY: Kutlu, uğurlu ay KUTSAL: Güçlü bir dinsel saygı uyandıran kimse KUZEY: Bir yön KÜBRA: Büyük, ulu; Büyük önerme LAL: Parlak,
koyu kırmızı renkte olan LALE: Çan biçiminde bir çiçek LALEHAN: Lalelerin
sultanı. LALEZAR: Lale yetiştirilen yer,lale bahçesi. LAMİA : Parlayan, parlak. LATİFE : Yumuşak,hoş,güzel,nazik. Güldüren güzel söz,şaka . LEMA: Parıltı,parlayış. LEMAN: Parlama, parıltı. LEMİS: Dokunma,elleme. LERZAN: Titreyen,titrek LEYAN: Parlayan, parlayıcı. Konfor. Lüks hayat. LEYLA: Saçları gece gibi simsiyah olan kadın ; Çok karanlık gecede görülen ışık. LEYLİFER: Gece ışığı LİLA : Açık eflatun LİNET: Sürgün. MAHİRE : Hünerli,becerikli. MAHPERİ : Güzeller güzeli. MAİDE : Üzerinde yemekler bulunan sofra; Yemek, ziyafet
MANOLYA: Bir süs bitkisi MARAL: Dişi geyik MAVİSU : Deniz MAYIS: Bir bahar ayı MEBRUKE: Kutlu kadın ("mübarek kelimesinin dişisi") MEDİHA : Övülen,beğenilen,sevilen kadın . MEHİR: Ay parçası MEHPARE: Ay parçası gibi güzel. MEHTAP: Ay ışığı,dolunay. MEHVEŞ : Ay gibi güzel kadın MELDA: İnce ve taze bedenli MELEK: Tanrı katında bulunan ruhani varlıkların her biri; Pek güzel, yumuşak huylu ve masum (mecazi) MELİHA : Güzel,şirin,sevimli. MELİKE : Kadın hükümdar, padişah eşi. MELİS: Bal, bal arısı MELİSA : Oğul otu MELTEM: Yazın karadan denize doğru esen yel MENEKŞE : Mor beyaz renkli, kokulu, yuvarlak yapraklı bir çiçek MERAL: Dişi geyik,ceylan. MERCAN: deniz dibine ağaç gibi kök salarak büyüyen, hayvan gibi
duyguya sahip, kırmızı renkli, kalker iskeletli bir canlı türü MERİÇ: Bulgaristan'dan çıkıp Edirne yakınlarında Arda ve Tunca ile birleştikten sonra Türk-Yunan sınırı boyunca akarak Enez yakınlarında Ege Denizi'ne dökülen ırmak MERİH : Mars gezegeni MERVE: Mekke'de Safa dağının karşısındaki kırmızı renkli tepenin adı MERYEM: İsa peygamberin annesinin adı MERZE: Mercan. MEYYAL: Meyleden, aşırı istekli. Fazlaca eğilen. Eğik. MISRA: Manzumenin satırlarından her biri,dizeler. MİHRİBAN : Dost,sevgili,yarendeş. İyi yürekli,güler yüzlü. MİHRİCAN : Dost,sevgili. Sonbahar. MİHRİGÜL: Güler yüzlü,dost,sevecen,güzel. MİHRİNAZ : Çok nazlı. MİHRİNUR: Güldüğünde ışıklar saçan. MİMOZA : Bir süs bitkisi MİNA : Mine. Liman. Şişe,cam,billur. Şarap şişesi. MİNE: İnce ve parlak nakış ; Madenler üzerine vurulan renkli cam tabakası ; Şişe, cam, billur sırça MİRAY : Yılın ilk aylarında doğan MİRCAN : Güneş gibi aydınlık. MÜGE: İnci çiçeği MÜJDE: Sevindirici haber; İyi haber getirene verilen bağış MÜJGAN: Kirpikler. NADİDE : Az bulunur, görülmemiş. Çok değerli,eşsiz. NADİRE : Az bulunan. NAĞME : Güzel uyumlu ses, ezgi; Birinin yalandan ve nazlanarak söylediği söz NAHİDE : Venüs gezegeni. Ergenlik çağında genç kız . NARİN : İnce, ince yapılı, kibar NAŞİDE : Şair,şiir okuyan ve yazan. NAZ: İsteksiz gibi görünen, çekingen davranış NAZAN: Cilve yapan,nazlanan,nazenin. NAZER: Nazar
NAZGÜL: Gül kadar güzel olan, nazlı. NAZLI(M): Naz yapan; İşveli(m), edalı(m) NAZLIHAN: Naz yapan han anlamında NECLA: Evlat,çocuk. Soylu. NEFİSE: Çok güzel,değerli. NEHAR: Gündüz anlamındadır NEHİR: Akarsu, ırmak NEHİRE: Gereğinden fazla. NERGİS: Bir süs bitkisi NERMİN: Yumuşak,narin,ince. NESLİ: Soylu. NESLİHAN : Han soyundan. Sevgi ile hükmeden. NESLİŞAH : Şah soyundan NESRİN: Yaban gülü NEŞE(M): Gönül açıklığı (m), sevinc(im) NEŞVE : Keyif, neşe. NEVA: Ses, ahenk; Güç, zenginlik, servet; Nasip; Türk müziğinde bir makam NEVAL: Talih,kader, kısmet . NEVADE: Torun anlamında NEVBAHAR: İlkbahar , ilkyaz NEVESER: Türk Müziğinde Dede Efendi'nin bulduğu bileşik bir makam NEVGECE: Yeni yeni oluşan gece NEVGÜL: Yeni açmış gül NEVİD : Yeni, yepyeni NEVRA: Beyaz çiçek. Işıklı olma,parlaklık . NEVRES: Yeni yetişen. NEYİR: Işıklı , aydınlık, parlak NİGAR : Resim kadar güzel sevgili; Nakış ; Resim NİHAL : İnce ve düzgün vücutlu sevgili. Fidan,taze sürgün. NİHAN : Saklanmış , gizli olan; Sır NİL: Çivit. Mısır'da bir nehir NİLAY : Işıklı mavi,ışıklı lacivert. NİLGÜN: Lacivert renkli, çivit renginde NİLÜFER: Durgun sularda yetişen, değişik renkli ve uzun ömürlü su bitkisi NİRAN : Nurlar,aydınlıklar ,ışıklar . Ateşler . Cehennem. NİSA : Kadın ,kadınlar . NİSAN : Gelin çiçeği; İlkbaharın ilk ayı NUR: Aydınlık , parıltı, parlaklık NURAN: Nurlu,ışıklı . NURAY: Işık saçan. NURCAN: Aydınlık insan. NURFER: Işık veren,aydınlatan,ferahlatan. NURGÜL: Nur+Gül NURGÜN: Nur+Gün NURPERİ: Bir peri kadar göz kamaştırıcı güzelliğe sahip olan. NURSAL: Işıksal ışıkla ilgili NURSAY: Işık gibi say, ışık gibi bil anlamında NURSELİ: Işık seli (yağmuru) anlamında NURSEZA: Nura layık, ışığa, aydınlığa layık anlamında NURTEN: Işık gibi duru tenli anlamında NUTİYE:Gökyüzündeki en parlak yıldız NÜKET: Nükte, zarif, güzel sözler
NÜKHET: Güzel koku NÜKTE: İnce anlamlı, düşündürücü şaka söz OKSAL: Ok at; Oka ilişkin OKŞAN : Sevil,şefkat gör. OLCA: Ganimet,bolluk. OLCAY: Mutlu,
ongun; Rastlantıları düzenlediği ve böylece de insanlara iyi ya da kötü
durumlar hazırladığı sanılan şey, şans, talih OLGAÇ: Bilgi ve görgüde
olgunlaşan OMAY: Gözde,sevilen,beğenilen. ONGU: Sağlık,mutluluk. ONGÜL: Ön ayak olmak; İlk gül ORKİDE : Salepgillerden güzel çiçekli birtakım bitki türlerinin ortak adı OYA: Bir nesneye oyularak yapılan süs; Genellikle ipek veya ibrişim ile iğne, mekik, tığ kullanılarak yapılan ince dantel OYLUM: Hacim, dirim; İçi oyulmuş, çukur duruma getirilmiş; Resimde derinlik, üç boyutluk etkisi, mimarlıkta mekan karşılığı ÖDÜL: Armağan ÖĞÜN : Kendini yücelt. Zaman. Kez,defa. ÖĞÜT: Tavsiye. ÖMÜR: Yaşama süresi,hayat. ÖNAY: Yeni çıkmış ay ÖNGÜL: Direnen,inatçı. Kılavuz . Öncü,teşvik eden. ÖRGÜN: Türlü ve düzenli
parçalardan oluşan ÖVGÜ: Övme, övmek için söylenen söz ÖVGÜN: Övülmüş, övülen kişi ÖVÜNÇ: Övünmeye yol açan ya da hak kazandıran şey , kıvanç , sevinç, övünç, ÖYKÜ: Hikaye,
ayrıntılarıyla anlatılan olay ÖZBEN: Bireyin kendi varlığı; Gerçek ben anlamında ÖZDE: Kişinin kendi içinde, özünde, canda olan ÖZDEN: Özle, öz
varlıkla , gerçekle ilgili ÖZEN: Büyük hassasiyet göstermek ÖZGE: Yabancı. İyi,güzel. Cana yakın ,şakacı . Yürekli,gözü pek ÖZGEN: Başına buyruk. Rahat. Özü geniş. Kuzu kulağı otunun filizi ÖZGÜL: Gerçek gül, benim gülüm
anlamında ÖZGÜR: Herhangi bir kısıtlamaya , zorlamaya, koşula bağlı olmayan, başına buyruk, hür ÖZLEM: Bir şeye karşı duyulan istek, bir kimseyi ya da bir şeyi görme, kavuşma isteği ; Hasret ÖZLEN: Görme isteği uyandır, kavuşma isteği ver, seni özlesinler ÖZNİL: Nil gibi verimli. ÖZNUR: Özü ışıklı ,aydınlık. ÖZSU: Besleyici su, besisuyu, bitkilerin dokularında bulunan su ÖZÜN: Şiir. Hak edilmiş ün. ÖZTEN: Güzel tenli. PAMİRA : Orta Asya'da bir yayla PAPATYA: Baharda çiçek açan
bir kır bitkisi PARLA: Parlamak eyleminden parla, ışık saç; Başarılı ol, ünün sanın artsın; Güzel ol, güzel görünüşlü ol PELİN: Acı ve güzel kokulu bir bitki PELİNSU: Pelin+Su, hem pelin hem su anlamında PERÇEM: Kahkül PERİ: Cisimleri çok latif ve görünmez olan hoş yaratık; Güzel insan, güzel kimse PERRAN: Uçan, uçucu PERVİN : Ülker yıldızı PETEK: Arıların bal topladıkları balmumu yuvacıkları PEYDA: Belli, açık, ortaya çıkmak , oluşmak PINAR: Büyük su kaynağı PIRILTI: Pırıldayan şeyin çıkardığı ışık RABİA : Dördüncü. RAHŞAN : Parlayan, parlak, aydınlık,ışıltı. RANA: İyi, güzel, yumuşak, hoş RAVZA: Sulu, su yatağı yer; Bahçe REBİA : Bahar. RENAN: Çok ses çıkaran , çınlayan RENGİN: Boyalı, renkli; Hoş, latif ve güzel REVAN: Yürüyen, giden; akan, akıp giden. Ruh,can. REYHAN: Yaprakları güzel kokan bir süs bitkisi, fesleğen REZZAN: Ağırbaşlı , onurlu RİMA : Dişi ceylan yavrusu ROSA: Gül rengi,pembe
kırmızı arası bir renk. RUHAN: Güzel kokulu RUHSAR: Yanak, yüz, güzel yüz
RUHŞEN: Neşeli,canlı. RUHUGÜL: Gül kadar temiz bir ruha sahip olan. RUKİYE : Büyü,sihir. RÜÇHAN: Üstünlük RÜYA:
Düş; Gerçekleşmesi imkansız durum, hayal; Gerçekleşmesi beklenen şey, umut SABA: Gündoğusundan esen hafif ve tatlı rüzgar. Türk müziğinde bir makam SABAH: Günün ağarmasıyla başlayan ilk saatler SAHRA: Kır ,ova,çöl SALİHA : Yararlı,iyi,elverişli. SANAL: Sanlı ol, ünlen SANEM: Çok güzel kadın ; Put SARA: Halis, saf, katkısız SARE: Olmak, oldu; Cemaat, topluluk; İhtiyaç, susuzluk SARGIN: Albenili, çekici, büyüleyici, yıldızı şirin, hoşa giden, sevimli, güzel SAYE: Gölge; Koruma, yardım, sahip çıkma SAYGIN: Sayılan, sevilen SAYIL: Her zaman saygı gör SEBLA: Uzun kirpikli göz SEÇİL: Beğeni, sevgi, üstünlük gösterilen SEÇKİN : Benzerler arasında nitelikleriyle göze çarpan, elit SEDA: Ses;
Doğa veya bir engele çarpıp geri dönen ses, yankı SEDEF: Midye ve istiridye gibi deniz hayvanlarının kabuğunda bulunan pırıltılı, beyaz, sert bir madde; Bu maddeden yapılmış veya bu madde ile süslenmiş SEDEN: Uyanık, tetikte; Gözü açık olmak SEGAH: Doğu müziğinin makamlarından SEHER: Tan ağartısı SEL: Taşkın su SELDA: Bir söğüt cinsi SELEN: Haber, müjde SELİN: Gür akan su SELİNTİ: Ufak sel SELİS: Akıcı söz SELMA: Barış içinde,huzur,erinç. SELMİN: Barış ve sevgi duygusuyla dolu olan SELVA:
Amerika'da Amazon, Afrika'da Nijer
ırmakları gibi ekvator bölgesinde büyük suların geçtiği havzalarda bulunan geniş ve balta girmemiş ormanlara verilen ad. SELVİ : İnce uzun ağaç SEMA: Gökyüzü; Göç SEMANUR: Nurlu gökyüzü
SEMEN: Yasemin çiçeği. Semizlik. SEMİN: Değerli, pahalı; Semizlik SEMİRAMİS : Babil'in Asma Bahçeleri'ni kurduran
Asur kraliçesi SEMRA: Esmer kadın . SENA: Övmek, methetmek; Şimşek parıltısı ; Yücelik, yükseklik; Aydınlık ; Bir ot adi SENAHAN: Metheden, alkışlayan , öven SENAR: Yar, aşık, seven insan SENAY: Ay gibi güzelsin. SENEM: Kars dolaylarında kadın ve erkeklerin karşılıklı olarak oynadıkları bir halk dansı; Arapça'da put; Arapça'da kendine tapılacak kadar güzel olan kadın , sevgili, güzel SERA: Varlıklı olmak, zengin olmak; Şarkı söyleyen; Yer, toprak; Ok yapımında kullanılan bir ağaç SERAP: Çorak yerlerde, çölde, sıcak ve ışığın etkisiyle, ileride, yakında ya da ufukta su veya yeşillik var gibi görünmesi olayı SERAY: Ay gibi güzel SEREN: Gemi direği SERMA: Kış soğuğu SERPİL : Gelişmek,büyümek. SERPİN: Yağmur SERRA: Rahatlık,kolaylık SERTAP (SERTAB): İnatçı anlamında SEVAL: Severek al anlamında SEVDA: Vurgunluk, tutkunluk, aşk; Heves, arzu, kuvvetli istek SEVDEM: Sevginin en son
demi SEVEN: Bir başkasına sevgi duyan SEVGİ : İnsanı bir şeye ya da bir kişiye karşı yakın ilgi ve bağlılık göstermeye yönelten duygu SEVGÜL: Gül gibi sevilen.
SEVİL : Her zaman sevilen biri ol SEVİM : Sevmek eylemi; Bir kişi ya da bir şeyde bulunan o kişi ya da şeyi başkalarına sevdiren özellik SEVİNÇ : İstenilen şeyin olmasıyla duyulan coşku SEVTAP: Tapılacak kadar çok sevilen. SEYLAN: Sel, akma, akış SEYYAL: Akıcı , akışkan SEZEN: Hisseden, sezgili SEZER: Açık bir kanıt olmaksızın , olmuş ya da olacak bir şeyi duyumsar SEZGİ: Sezmek eyleminden sezgi; Sezme yeteneği SEZİN: Sezinleme işi, sezme. Duygulu,anlayışlı. SILA: Bir süre ayrı kaldığı bir yere veya yakınlarına kavuşmak ; Doğup büyüdüğü ve özlediği yer; Bahşiş, hediye; Bağ SİBEL: Henüz yere düşmemiş yağmur damlası (Fransızca "si belle": öylesine güzel anlamında) SİM: Gümüş gibi parlak ve beyaz SİMA : Yüz, çehre SİMGE: Anlamı olan harf, bitki gibi işaretler SİMİRNA : İzmir'in eski adı. Aynı zamanda Amazon savaşçılarının kraliçesinin adı. SİNEM: Yüreğim, çok sevdiğim SİTARE : Yıldız SONEDA: Nazlı olmaması temenni edilen SONGÜZ: Kasım ayının halk arasındaki adı SONYAZ: Sonbahar SU: Canlıların yaşaması için en gerekli olan kokusu, rengi olmayan sıvı SUMRU: Bir şeyin yüksek yeri, tepesi SUNA: Boylu, poslu, yakışıklı . Yaban ördeği. SURPERİ: Peri güzeli. SUZAN: Yakan, yakıcı . SÜHEYLA: Yumuşak ve iyi huylu,mütevazı kadın . SÜNDÜS: Ham ipek,ipekli. SÜSEN: Nisan-Haziran
dönemlerinde açan güzel kokulu bir
çiçek TAÇNUR : Mutluluk TAHİRE : Gündoğusundan esen rüzgar TAİBE : Tövbe eden, pişmanlık duyan TALHA : Güzellik TALİA : Güzel, şirin TALİHA : Rastlantıları düzenlediğine ve insanlara iyi veya kötü durumlar hazırladığına inanılan doğa üstü güç, şans, felek TAMAY : Dolunay, ayın on dördüncü TANAY : Secde eden TANSELİ : Şafak vakti gelen sel TANSU : Göğüsle ilgili TANYEL : Katıksız , arı - Seçilmiş TANYELİ : Tan vakti esen rüzgar TARA : Sahur
zamanı doğan kız çocuğuna verilen ad TAYYİBE : 1.İyi davranış. 2.Yatıştırıcı, hoşa giden söz TENAY : Uygun, yakışan - Yetkili olan - Dine uygun hareket eden
TENDÜ : Öz, asıl TENNUR : Yüksek, ulu TİJEN : Taç, taçlar TİLBE : Put - Güzel kadın TUBA : 1.Cennette bulunduğun inanılan büyük ağaç. 2.Güzellik, iyilik. 3.Rahat TUĞÇE : Küçük tuğ TULÜ : Doğuş, doğma (güneş için) anlamında TÜLAY : Ayın ince ışığı TÜLİN : Ayın çevresinde görülen ışık halkası TÜNAY : Gece ve ay TÜRKAN : 1.Kraliçe. 2.Güzel kız TÜRKÜ : Yankı , ses TÜRKAN : 1.Kraliçe. 2.Güzel kız UBEYDE : Tanrının kölesi UĞURGÜL : Uğurlu gül UHDE : Birinin yapmakla yükümlü olduğu iş, görev. ULYA : En yüce, en ulu, yüksek UMAY : Devlet kuşu UMUR : Görgü, deneyim UZEL : Usta,
becerikli ÜLKÜ : Amaç, ideal ÜMRAN :
1.Bayındırlık. 2.Uygarlık, medeniyet. 3.İlerleme, mutluluk, refah ÜNZİLE : Gönderilmiş ÜZGÜ : Yersiz ve gereksiz olarak çektirilen üzüntü, eziyet. VAHİBE : Hibe eden, bağışlayan. VAHİDE : Tek yalnızca bir tane. VARİDE : Gelen, erişen - Söylenti VEDİA : Korunması için bırakılan emanet VERDA : Gül. VİLDAN : Yeni doğmuş çocuklar VİRA : Durmadan, aralıksız , sürekli. YAĞMUR : Bulutlardan yeryüzüne düşen su damlacıkları . YAPRAK : Bitkilerin solunumunu sağlayan, yeşil ve türlü biçimlerdeki ince bölüm YAREN : Dost,
arkadaş YASEMİN : Çeşitli renklerde kokulu çiçekleri olan bir bitki YAŞAM : Hayat YELDA : 1.Uzun. 2. Yılın en uzun gecesi YELİZ : Ferah yer, aydınlık, havadar YEŞİM : Açık yeşil ve pembe renkli kolay işlenen değerli bir taş YILDIZ : Gökyüzündeki ışıklı cisimlerin her biri. YONCA : Çiçekleri kırmızı veya mor renkli çayır bitkilerinin genel adı YUDUM : Bir içimlik sıvı YÜKSEL : Başarı kazan, yücel YUDUM : Bir içimlik sıvı ZEHRA : Çok beyaz, parlak yüzlü ZEHRE :
Çiçek. ZELİHA : Züleyha, su perisi ZENNAN : Kadınlar ZENNUR : Zinnur, nurlu, ışıklı ZEREN : Anlayışlı , kavrayışlı . ZERİN : Altından ya da altına benzer olan. ZERRİN : Altından yapılmış . ZEYNEP : Süs, bezek. ZİNNUR : Nurlu, ışıklı ZİŞAN : Şanlı, şerefli - Bir tür lale ZUHAL : Satürn gezegeninin adı. ZULAL : Hafif, güzel, soğuk su. ZÜBEYDE : Öz, asıl ZÜHRE : Çoban yıldızı, venüs. ZÜLAL : Saf, temiz, hafif tatlı su. ZÜLEYHA : Su perisi - Hz.Yusuf'un karısı ZÜMRA : Akıllı , çabuk kavrayan kadın . ZÜMRÜT : Cam parlaklığında , yeşil renkte, saydam bir süs taşı
Beğendiysen Sende Paylaş :)
Zaman:
Cumartesi, Ocak 01, 2005
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)