Yurt Dışından Araç Getirmek İçin Neler Yapmak Gerekli

25 Temmuz 2017 Salı

Yurt Dışından Araç Getirmek İçin Neler Yapmak Gerekli



Türkiye'ye özel araçlarıyla gitmek isteyenlerin çok sayıda sorusu var. Bu sorulara gümrük yetkilileri cevap verdi.

Yurtdışında kayıtlı bir araçla Türkiye'de kalma süresi eskiden 180 gün (6 ay), emekliler için 360 gün (1 yıl) ile sınırlıydı. Bu yasada geçen yıl değişiklik yapıldı ve süre 2 yıla (730 gün) çıkartıldı. Yasal düzenleme 13 Ekim 2015'te yürürlüğe girdi.

Kimler yabancı plakalı bir arabayı Türkiye'ye götürebilir?

İster Türk vatandaşı, ister yabancı uyruklu, mavi kartlı olsun. Yurtdışında yerleşik herkes, turistik kolaylıklar kapsamında yabancı plakalı aracı Türkiye'ye götürebilir.

Türkiye'de arabamla ne kadar kalabilirim?

Yeni yasaya göre iki yıl (730 gün) aracınızla Türkiye'de kalabilirsiniz. Ancak Türkiye'ye giriş yaparken, geriye dönük olarak son bir yıl içinde toplam 185 gün yurtdışında kalmış olmanız gerekiyor. Eğer Türkiye'ye sık sık giriş çıkış yaptıysanız ve son bir yıl içinde yurtdışında toplam 185 gün kaldığınızdan emin değilseniz, giriş yapacağınız Türkiye gümrüğünü arayıp süreyi hesaplatın. Ona göre aracınızla yola çıkın. Eğer yurtdışında 185 gün kalmadıysanız, aracınızla Türkiye'ye giremezsiniz.

Araçla Türkiye'de iki yıl kalma süresini bir seferde mi kullanmam gerekiyor? Yoksa parça parça da kullanabilir miyim?

Aracı Türkiye'de bırakıp iki yıl içerisinde istediğiniz kadar uçak veya başka bir vasıtayla yurt dışına çıkabilirsiniz. Döndüğünüzde tekrar aracı kullanmaya devam edersiniz. Fakat yurtdışına çıkarken, gümrüğe mutlaka haber vermeniz, aracı ya gümrüğe bırakmanız ya da bir başkasının kullanmayacağına dair taahhütname vermeniz şart. Gümrüğe haber vermeden çıktıysanız, daha sonra aracınızla Türkiye'den çıkarken, ağır para cezası ödersiniz. Cezanın miktarı süreye ve aracın değerine göre değişiyor.

Türkiye'ye giriş yaptığım aracımla, iki yılı doldurmadan çıkış yaparsam, geri kalan hakkım saklı kalıyor mu?

Hayır. Geri kalan hakkınızı kaybediyorsunuz. Eğer giriş yaptığınız araçla çıkış yaparsanız, aynı araçla tekrar Türkiye'ye giriş yapabilmeniz için geriye doğru son bir yıl içinde yurtdışında yine 185 gün kalmanız gerekiyor.

Yurt dışından Türkiye'ye götürdüğüm aracı, Türkiye'de akrabalarım veya başkaları kullanabilir mi?

Hayır. Siz aracınızı Türkiye'ye turistik kolaylıklar kapsamında götürüyorsunuz. Türkiye'de yerleşik kişilerce, kullanılması mümkün değildir. Eğer böyle bir durum tespit edilirse, hem araç sahibi, hem aracı kullanan kişiler hakkında ayrı ayrı 4458 sayılı Gümrük Kanununun 238'inci maddesi uyarınca, cezai işlem uygulanır. Araç ayrıca yurtdışı edilir.

Yabancı uyruklu eşim, yurt dışında kayıtlı aracı Türkiye'ye götürebilir mi?

Evet. Turistik kolaylıklar kapsamında Türkiye'ye taşıt götürebilmek için, hangi ülke vatandaşı olduğunuz önemli değil.

Yurtdışında yaşayan herkes götürebilir. Ancak Türkiye'ye giriş yaparken, kişinin geriye doğru son bir yıl içinde yurtdışında toplam 185 gün kalmış olması gerekir.

Yurt dışında kayıtlı aracımla Türkiye'ye giriş yapmam için hangi belgeler gerekli?

Ehliyetiniz, aracın yurtdışı mülkiyet belgesi. Araca ait Türkiye'de geçerli yeşil sigorta kartı. Sigortanız Türkiye'ye açık değilse, gümrükte özel sigorta yaptırmak zorundasınız.

Şirkete veya bir başka kişiye ait araçla, Türkiye'ye gidebilmem için hangi belgeler gerekli?

Geçerli vekaletname. Vekaletnameyi ADAC gibi Otomobil Kulübü, noter veya konsolosluklardan almak mümkün. Şirket sizin üzerinize bile olsa, mutlaka vekaletname gerekiyor.

Taşıtı vekaleten Türkiye'ye götürecek olan şahsın da mutlaka yurt dışında mı yaşıyor olması şart?

Evet. Taşıtı vekaleten getirecek olan kişinin de yurt dışında yaşıyor olması ve Türkiye'ye giriş yapmak istediği tarihten itibaren geriye doğru son bir yıl içinde toplam 185 gün yurt dışında kalmış olması gerekiyor.

Araçla Türkiye'ye girdim. Bu aracı başkası yurtdışına çıkarabilir mi?

Vekaletle çıkarabilir. Aracımla Türkiye'de iki yıl kaldım.

Süresi dolunca, yurtdışına giriş çıkış yapsam, tekrar 730 gün kalabilir miyim?

Hayır. Çıkış yaptıktan sonra 185 gün yurtdışında kalmadan, araçla tekrar Türkiye'ye giremezsiniz.

Türkiye'de aracımla iki yıl kalıp yurtdışına çıktım. 185 gün yurtdışında kalmadan Türkiye'ye uçak, otobüs, tren veya feribotla gidebilir miyim.

Evet. 185 gün şartı sadece araçla giderken zorunlu. Kişi taşıtsız olarak istediği kadar Türkiye'ye giriş çıkış yapabilir.

Türkiye'ye götürülen araçlarda yaş sınırı aranıyor mu?

Türkiye'ye götüreceğiniz araçta yaş sınırı aranmaz.

Aracımı Türkiye'de benden başka kimler kullanabilir?

Yurt dışında yerleşik eşiniz, anne, baba ve çocuklarınız kullanabilir. Üçüncü kişiler, sizin aracın içinde olmanız şartıyla ve sadece acil durumlarda kullanabilir.

Aracımı Türkiye'de satabilir miyim?

Türkiye'ye geçici olarak götürdüğünüz aracınızı bir başkasına ne satabilir, ne devredebilir, ne de kiralayabilirsiniz. (Kynk hurriyet

Turkcell Taahhüt Sorgulama

18 Temmuz 2017 Salı

Turkcell Taahhüt Sorgulama

Yeni hat sahibi olurken ya da hat yanında cihaz alma durumu söz konusu olursa tüm GSM operatörleri gibi Turkcell’de abonelerine bir sözleşme imzalatmaktadır. Bu sözleşmede GSM operatörlerinin yükümlülükleri ile beraber Turkcell abonesinin de bazı taahhütler yani bir nevi kâğıt üzerinde sözler vermesi gerekebilir. Bunun en fazla görüneni, belirli bir süre boyunca bu hizmeti alma zorunluluğunun olduğu sözlerdir. Bu 6 ay ya da 1 yıl en yaygın olanıdır. Sözleşmedeki tüm koşullar, yalnızca siz aboneliğinizi bu süre boyunca devam ettirmeyi taahhüt etmeniz durumunda geçerli olacaktır.
Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu BTK Başkanı tarafından yapılan açıklamalardan anlaşıldığı üzere, GSM aboneleri özellikle akıllı cep telefonu ya da bilgisayar gibi cihaz satışı ile desteklenmiş olan taahhütlü kampanyalara oldukça yoğun ilgi gösteriyor ve bu şekilde bir taahhüt imzalıyor.
Turkcell’de aboneleri ile aralarında böyle bir anlaşma imzaladıktan sonra o süre zarfında tüm yükümlülüklerini yerine getirirken abonesinden de imzaladığı taahhütlere bağlı kalmasını istiyor. Eğer Turkcell abonesi bir şekilde bu anlaşmayı bozarsa taahhütnamede yazan cezalar devreye girecektir.

Turkcell Hat Sahibi Nasıl Taahhüt Sorgulayacak?

Turkcell kullanıcıları taahhütlerinin ne kadar kaldığı ile ilgili bilgi sahibi olmak istiyorlarsa internete bağlanılan herhangi bir yerden Turkcell’in resmi web sitesi olan turkcell.com.tr adresine girerek sayfanın sağ tarafında bulunan “Giriş” bölümünden giriş yapmalıdır. Daha sonra açılan sayfadan Üst menüden “Hesabım” seçeneğine girerek yeni açılmış olan sayfanın sol kısmında bulunan menüden “Hat Özetim”e tıklayıp aboneliklerini ve taahhütündeki kalan süresini görüntüleyebilirler.
İsterlerse kısa mesaj kullanarak DURUMUM yazıp 2222’ye ücretsiz kısa mesaj gönderebilir ve taahhüt süresi hakkında bilgi edinebilirler.
Bunun dışında Turkcell sesli yanıt servisini arayarak da taahhütünüzün bitiş tarihini öğrenebilir sorgulama yapabilirsiniz. Bunun için de eğer Turkcell hatlı telefondan arayacaksanız 532’yi tuşlamanız yeterli olacaktır. Fakat başka bir operatörden ya da sabit bir telefondan arayacaksanız 5325320000’ı tuşlayarak Turkcell Müşteri Hizmetleri’ne bağlanabilir ve taahhüt ile ilgili tüm sorularınızın cevaplarını kolaylıkla alabilirsiniz.
Bireysel olarak değil de Kurumsal Sesli Yanıt Sisteminde işlem yapmak istiyorsanız o zaman 0850 222 1 222 Kurumsal Müşteri Hizmetleri numarasını arayabilirsiniz

turkcell paket sorgulama kodu,
tarife sorgulama türkcell,
turkcell cihaz kampanyası, sorgulama,
turkcell paket sorgulama *159,
turkcell tarife paketleri,
turkcell tarife sorgulama kodu,
turkcell süper tarife,
turkcell hepsi bir arada tarifesi,

15 Temmuz Turkcell Kampanyası

13 Temmuz 2017 Perşembe

​Bu güçlü bağımız hiç kopmasın diye;
15 Temmuz günü tüm Turkcell’lilere konuşma ve internet hediye!

DUYURU 12/07/2017

15 Temmuz 2017 tarihinde tüm Turkcell ses hatlarına (bireysel/kurumsal) 24 saat geçerli her yöne 500 dk+1000 sms+1GB+BiP'ten yapılan aramalarda geçerli her yöne 1000 dk verilecektir.

LG Q6 özellikleri nelerdir? Lg Q6 plus özellikleri Lg Q6a Özellikleri

12 Temmuz 2017 Çarşamba

LG Q6

Ekran: 5.5 inç 18:9 FHD+ FullVision 442ppi ekranİşlemci: Qualcomm Snapdragon 435 Mobil PlatformRAM: 3 GBDepolama: 32 GBArka Kamera: 13 MP Standart Açılı SensörÖn Kamera: 5 MP Geniş Açılı SensörPil: 3.000 mAh(Çıkarılabilir değil)Ağ: LTE/3G/2GBağlantı: Wi-Fi 802.11 b. g. n/ Bluetooth 4.2/ NFC/ USB Type-B 2.0/ FM Radyoİşletim Sistemi: Android 7.1.1 NougatBoyutlar ve ağırlık: 142.5 x 69.3 x 8.1 mm / 149gRenkler: Astro Siyah, Buz Platinum, Terra Altın

LG Q6 Plus

Ekran: 5.5 inç 18:9 FHD+ FullVision 442ppi ekranİşlemci: Qualcomm Snapdragon 435 Mobil PlatformRAM: 4 GBDepolama: 64 GBArka Kamera: 13 MP Standart Açılı SensörÖn Kamera: 5 MP Geniş Açılı SensörPil: 3.000 mAh(Çıkarılabilir değil)Ağ: LTE/3G/2GBağlantı: Wi-Fi 802.11 b. g. n/ Bluetooth 4.2/ NFC/ USB Type-B 2.0/ FM Radyoİşletim Sistemi: Android 7.1.1 NougatBoyutlar ve ağırlık: 142.5 x 69.3 x 8.1 mm / 149gRenkler: Astro Siyah, Buz Platinum, Deniz Mavisi

LG Q6a

Ekran: 5.5 inç 18:9 FHD+ FullVision 442ppi ekranİşlemci: Qualcomm Snapdragon 435 Mobil PlatformRAM: 2 GBDepolama: 16 GBArka Kamera: 13 MP Standart Açılı SensörÖn Kamera: 5 MP Geniş Açılı SensörPil: 3.000 mAh(Çıkarılabilir değil)Ağ: LTE/3G/2GBağlantı: Wi-Fi 802.11 b. g. n/ Bluetooth 4.2/ NFC/ USB Type-B 2.0/ FM Radyoİşletim Sistemi: Android 7.1.1 NougatBoyutlar ve ağırlık: 142.5 x 69.3 x 8.1 mm / 149gRenkler: Astro Siyah, Buz Platinum, Terra Altın

Çıkış Fiyatı ve Tarihi

Telefon Ağustos ayında Asya, Avrupa, Latin Amerika ve Kuzey Amerika’da satışa sunulacak. Fiyatı konusunda henüz açıklama yapmayan LG’nin ilerleyen günlerde fiyatını açıklaması bekleniyor.

Viko Elektrik Tarihçesi Hikayesi Viko Elektrik Detaylı Bilgi

Viko Elektrik

Konut ve işyerleri için elektrik cihazları üreten firmadır. 1980 yılında kurulan Viko, Türkiye'nin İlk 500 Büyük Sanayi Kuruluşu listesinde 2011’de 357’inci, 2012’de 331’inci sırada yer aldı. 31 Ekim 2013 itibariyle Japon devi Panasonic tarafından satın alındığı açıklandı.

Panasonic, Viko'yu kaça satın aldı? 

Japon Panasonic, Viko'yu satın aldı Türkiye’de elektrik anahtarları ve priz üretiminin en büyük şirketi olan Viko'nun çoğunluk hisselerini Japon devi Panasonic satın aldı. Satış işlemi iki firma tarafından yapılan açıklamalarla duyurulurken, Japon Nikkei gazetesi Panasonic'in Viko için 460 milyon dolar ödeyeceğini yazdı.Viko, İstanbul Sanayi Odası’nın en büyük 500 sanayi kuruluşu listesinde 331’inci sırasında yer alıyor.

2012 sonu verilerine göre şirketin cirosu ise 246 milyon lira.

Musevi asıllı işadamı Viktor Kohen tarafından kurulduktan sonra 1980 yılında iki arkadaş, Cahit Durmaz ve Ali Dağbaşı tarafından satın alınan şirket özellikle son yıllarda yaptığı yatırımlarla dikkat çekiyordu.

İstanbul Sancaktepe'de 60 bin metrekare kapalı alana sahip fabrikada üretim yapan Viko'da 750 kişi çalışıyor.

Şirket, üretiminin yüzde 45'ini 72 ülkeye ihraç ediyor.

Panasonic bu satın alma ile birlikte Türkiye'yi bir üs haline getirip, Viko'nun marka bilinirliği ile özellikle Orta Doğu, BDT, Avrupa ve Afrika pazarlarında büyümeyi hedefliyor.

'REKABET HIZLANDI'

Viko kurucu ortakları Cahit Durmaz ve Ali Dağbaşı ise, ortaklık anlaşması sonrası yaptıkları ortak açıklamada, vizyonlarına 2023 yılında sektörlerinde dünyadaki ilk 10 markadan birisi olma hedefini koyduklarını belirterek, "Her geçen yıl küresel rekabetin arttığı ve konsolidasyonların hızlandığı günümüz dünyasında böylesine iddialı hedeflere ulaşmanın dünya liderleriyle güç birliği oluşturmaktan geçtiği inancıyla bu yıl içerisinde stratejik ortaklık girişimlerimizi başlattık ve teknoloji devi Panasonic ile bir ortaklık anlaşması imzaladık.

Panasonic ile ortaklığımızın gerek Türkiye gerekse dış pazarlardaki konumumuzu güçlendireceğine ve vizyonumuzu gerçekleştirme yolunda çok önemli bir atılım olacağına inanıyoruz" dedi.

Viko’nun tarihçesi nedir? 

Viko Elektrik'in kuruluşu 1960'lı yıllara dayanıyor, Adını kurucusu Viktor Kohen'in isminin ilk iki harfinden alan marka, sektörde aksesuarlara ve grup prize odaklandı. Kurucu Kohen, 1980 yılına gelince siyasal konjonktürden dolayı işten çekilme kararı aldı, Birlikte çalıştığı Cahit Durmaz da işi devralarak Ali Dağıbaşı ile birlikte yola devam etti. 1980'lerde 500 metrekarelik bir atölyede faaliyet gösteren Viko, bugün toplam 60 bin metrekarelik bir alanda üretim yapıyor, Anahtar ve priz işinde Türkiye'de yüzde 60'lık pazar payıyla açık ara lider, 65-70 ülkeye üretiminin yüzde 40'ını ihraç ediyor, Ukrayna, Gürcistan, Kazakistan'ın aralarında olduğu 6 ülkede pazar lideri 

konumundayken Rusya'da pazarın en büyük ilk üç oyuncusundan biri.

Viko Elektrik ve Elektronik Endüstrisi San. ve Tic. A.Ş., Türkiye'nin İlk 500 Büyük Sanayi Kuruluşu listesinde kaçıncı sırada?

Viko Elektrik, İstanbul Sanayi Odası tarafından hazırlanan Türkiye'nin İlk 500 Büyük Sanayi Kuruluşu 2012 listesinde 246 milyon 184 bin 030 TL’lik üretimden net satış ile 26 sıra birden atlayarak 331’inci sırada yer aldı. Viko, 2011’de 357’inci sıradaydı.  

Viko nerede üretim yapmaktadır? 

Viko, İstanbul Sancaktepe'de 60.000 metrekare kapalı alana sahip Türkiye'nin sektöründeki en büyüğü olarak tanımlanan endüstriyel tesislerinde elektrik enerjisinin aktarılması, kullanılması ve daha kolay sunumu amacıyla çözümler üretmektedir.

Viko neler üretiyor?

VİKO ürün gamı içerisinde elektrik anahtarları ve prizleri, grup prizler, sigorta kutuları, aksesuarlar, alçak gerilim şalt ürünleri, elektronik elektrik sayaçları, OSOS ( Otomatik Sayaç Okuma Sistemleri) , sayaç otomasyon çözümleri ve Thea IQ Bina Otomasyon Sistemleri yer almaktadır. VİKO, Türkiye pazarında liderliğini korurken, üretiminin  yüzde 45'ini 72 ülkeye yaptığı ihracaat ile gerçekleştirerek, Türkiye’yi dünya pazarlarında başarıyla temsil etmektedir.

Yıllık 100 milyon adet anahtar ve priz üretim kapasitesi bulunan VİKO, müşteri beklentilerini öngören çözümler üretmek ve çok sayıda yenilikçi ürünü piyasaya sunmak için; ARGE, inovasyon, tasarım ve yeni yatırım çalışmalarını hızla sürdürmektedir. Sektöründe Turquality kapsamına alınan ilk kuruluş olup, tanınmış marka statüsüne sahiptir.   

Viko’nun kilometre taşları nelerdir?

2012 - Sektörünün Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Onaylı İlk Ar-Ge Merkezi Oldu

2011 - İNNOVİKO (İnovasyon) Projesini Başlattı

2010 - Novella S Slider Dimmer – Sektörün İlk Dokunmatik Elektrik Anahtarı Üretildi

500 Milyonuncu Elektrik Anahtarı Üretildi

2009 - VİKO Tanınmış Marka Statüsünü Kazandı

2008 - Sektörünün Turquality Marka Destek Programına Dahil Edilen İlk Kuruluşu Oldu

2008 - ISO 14001 ve OHSAS 18001 Standart Belgelerini Aldı

2006 - 250 Milyonuncu Elektrik Anahtarı Üretildi

VİKO Yeni Endüstriyel Tesislerine Taşındı

2005 -Tüsiad - KalDer Ulusal Kalite Başarı Ödülünü Aldı

Thea Markasının Doğuşu ve Dünya’da ilk kez Elektrik Anahtarında Led Teknolojisinin Kullanılması

2004 -TS IEC EN 17025 Belgesi ile TSE Taşaron Laboratuarı Oldu

2003 -EFQM Mükemmellik Modeli ile Ulusal Kalite Hareketine Katıldı

2002 -100 Milyonuncu Elektrik Anahtarı Üretildi

2001 -Kurumsal Kaynak Planlama ERP Sistemine Geçti

2000 -50 Milyonuncu Elektrik Anahtarı Üretildi

1999 -Müşteri Hizmetleri Yönetim Sisteminin Kurulması

1998 -VİKO Dünya Standartlarında Üretim ve Ürün Belgelerine Sahip oldu

VİKO Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projeleri Başladı

1997 -Kalite Yönetim Sistemlerinin Kurulması

1996 -Samandıra'da İlk Modern Fabrikasında Anahtar ve Priz Serileri Üretimine Başladı

Kardelen Serisi Anahtar ve Prizlerin Üretimi - Yasemin Serisi Anahtar ve Prizlerin Üretimi

1980 -Tarihinde Kuruldu

Viko, hangi ödüllerin sahibi oldu?

2013 ( En Başarılı Gönüllülük Programı ) KSS-Çalışan Gönüllülüğü , Özel Sektör Gönüllüler Derneği

2012 ( PERYÖN En İyi Performans Ödülü  ) Performans Yönetimi Ödülleri , PERYÖN

2012 ( Füsem İK Ödülleri  ) Performans Yönetimi Ödülleri , Füsem

2012 ( Füsem İK Ödülleri  ) Motivasyon Yönetimi Ödülleri , Füsem

2012 ( Kaizen Ödülü ) Grup Çevrim Takım Çalışması, Kalder

2012 ( Meslek Eğitimine Destek ) "Meslek Eğitimine Destek Aydınlık Geleceğe Destek " Projesi, İSO

2012 ( İstanbul Eğitim Kalitesinde Destek Ödülü ) Enerji Verimliliği Projesi, 

İstanbul MEM-Muammer YILDIZ

2012 ( Enerji Verimliliğine Destek Ödülü ) Enerji Verimliliği Projesi , Sancaktepe MEM

2012 ( Novella S Slider Dimmer) Design Turkey , Design Turkey

2012 ( "Küçük Pimlerin Dev  Mucizesi"Çevreci Ürün) Pagev 1. lik Ödülü , Pagev

2012 ( Novella -Çevreci Ürün) Raf Ödülü,Arkitera

2011 ( Çevre Dostu Ürün ve Çevre Dostu Uygulama Ödülleri) 2010 Yılı Sürdürülebilir Çevre Dostu Ürün Büyük Ölçekli Kuruluşlar Finalisti, İstanbul Sanayi Odası

2011 ( Yapı Fuarı En İyi Stant Tasarım Ödülü) Altın Mıknatıs İkincilik Ödülü, Yapı Endüstri Merkezi

2011 ( Aydınlık Bir Gelecek İçin Projesi) Kurumsal Sorumluluk Ödülleri - Çevre Stratejisi Uygulama Ödülü, Türkiye KSS Derneği, UNDP, Amerikan Şirketler Derneği, Kadir Has Üniversitesi

2011 ( Aydınlık Bir Gelecek İçin Projesi) Kurumsal Sorumluluk Ödülleri - Paydaş Kategorisi Birincilik Ödülü, KSS Çözümleri Pazaryeri Etkinliği Katılımcıları

2011 ( Termoset Hammadde İşleme Sistemlerinde Yenilikler) 'Plastik Teknolojileri ve Tasarım Ödülleri Yarışması Çevre ve Enerji Kategorisi Birincilik Ödülü, PAGEV

2010 ( Altın Fırsatlar Satış Kampanyası) Veritabanına Dayalı Pazarlama Uygulamaları içinde Sadakat Uygulamaları Birincilik Ödülü, DPİD (Doğrudan Pazarlama İletişimcileri Derneği)

2010 (Novella S) Teknoloji Ödülleri Finalistliği, TUBİTAK

2010 (Elektronik Elektrik Sayacı) Endüstriyel Tasarım Ödülleri Yapı Gereçleri kategorisinde İyi Tasarım ödülü, Design Turkey

2010 (Elektronik Elektrik Sayacı) PAGEV Plastik Teknoloji Ödülleri Yarışması ürün kategorisinde birincilik ödülü, PAGEV

2009 (Novella S) PAGEV Plastik Teknoloji Ödülleri Yarışması ürün kategorisinde birincilik ödülü, PAGEV

2008 (Thea) Endüstriyel Tasarım Ödülleri Yapı Gereçleri kategorisinde İyi Tasarım ödülü, Design Turkey

2005 ( Ulusal Kalite Başarı Ödülü ), EFQM Mükemmellik Modeli, TÜSİAD, KALDER

Viko hangi neler üretiyor?

Viko’nun ürünleri şunlar: Anahtar priz serileri, grup priz, sigorta kutuları, aksesuarlar, şalt grubu ve sayaçlar. 

Viko Elektrik iletişim bilgileri nelerdir? 

VİKO ELEKTRİK VE ELEKTRONİK END. SAN. VE TİC. AŞ.

Adres: Abdurrahmangazi Mah. Ebubekir Cd. No:44 34887 Sancaktepe / İSTANBUL

Telefon: +90216 564 55 55

Fax: +90216 564 55 44

KARAKÖY OFİS

Adres: Bankalar caddesi Yakup Bey İş merkezi No:79 Kat:2 Karaköy / İSTANBUL

Telefon: +90212 238 68 38

Fax: +90212 238 68 41

ANKARA OFİS

Adres: Ehlibeyt Mahallesi 1271.Sokak Sabri Mermutlu İş Merk. 33/1 Balgat - Çankaya / ANKARA

Telefon: +90312 473 45 63

Fax: +90312 473 45 62

ANTALYA OFİS

Adres: Etiler mah. Adnan menderes Bulvarı Sami Kaya iş merkezi No:47 Kat:3 D:18 ANTALYA

Tel/Fax: +90242 322 88 17

İZMİR OFİS

Adres: Boran İş Merkezi 1376 Sok. No:1 Kat:3 Daire:34 Yenişehir / İZMİR

Tel: +90232 459 10 13

KIEV-UKRAYNA OFİS

Adres: Kiev. Verhniy Val 4A. Oficce 324 Украина.Кiев. Верхный Вал.4А Офис 324

Tel/Fax: +38 044 492 79 83

E-mail: akadioglu@viko.com.tr

MOSKOVA-RUSYA OFİS

Adres: Smirnovskaya Cd. Bina No:25, Stroenie 10, Ofis:401109052

MoskovaTel: +7 495 665 62 88

Faks: +7 495 665 62 19 

Web: www.vikoelectric.ru 

E-mail: mbayridost@viko.com.tr

 

Misk-i AmberAnlamı Nedir?

11 Temmuz 2017 Salı

“Misk-i Amber” eşi- benzeri olmayan bir koku demektir. 'Yüce Yaradan'ın Takdir-î İlâhisidir...'
Misk, bir tür erkek ceylan tarafından üretilen güzel kokulu maddedir. Aynı zamanda erkek misk geyiğinin vücudundan çıkan, kokusu hoş ve kuvvetli, yağlı bir salgıdır. Salgı, geyiğin karnının alt tarafında bulunan salgı bezinden gelir. Misk salgısına koku veren ana madde, muskon organik bileşiğidir.
Ceylan dışında, bazı farklı hayvanlardan da üretilebilir (örneğin misk kedisi). Asya kıtasında yaşayan bir tür keçiden üretilen misk, en bol olan ve en çok kullanılan türüdür. Bugün sentetik olarak da üretilen misk, özellikle Orta doğu ve İslâm kültüründe fazlasıyla bilinen ve değer verilen bir kokudur. Kur’ân'da cennette bulunduğu anlatılır.
Misk, parfüm yapımında esans ruhu olarak, koku ve renk vermek için kullanılır. Misk elde etmek için, geyiğin salgı yapan bezleri, bulunduğu yerden çıkarılarak kurutulur. Bu bezlerin büyüklüğü, iri bir yumurta büyüklüğünü geçmez.
En iyi misk, Tibet'te yaşayan geyiklerde bulunur. Doğu ve Orta Asya'da yaşayan misk geyiğinin yüksekliği 55 santimetreyi geçmez. Küçük yapılı bir hayvandır. Etinden ziyade parfümcülükte kullanıldığından, misk üreten bezlerini almak için avlanır. Sayıları süratle azalmaktadır. Esasen misk elde etmek için avlamak gerekmez. Normal olarak hayvan misk salgısını kendiliğinden salgılar. Salgının rengi, siyahtan ayırt edilmeyecek şekilde koyu kahverengidir. Biriktirilip kurutulduktan sonra işleme tabi tutularak misk esansı elde edilir.
Misk kelimesi Kur'ân-ı Kerim’in şu âyetinde geçmektedir:
Mutaffifîn-22-26: Muhakkak ki ebrar olanlar, elbette ni'metler içindedir. Tahtlar üzerinde (oturup) seyrederler. Sen, ni'metin pırıltısını (sevincini), onların yüzlerinde görüp Onlara, mühürlenmiş (sadece kendilerinin açacağı) halis şaraptan sunulur (içirilir). Onun (o şarabın) sonu misktir (şahane misk kokusudur). Ve yarışanlar, artık bunda (bunun için) yarışsınlar.
Hadîslerde iyi ve güzel huylu salih insanlar, miske benzetilmiştir:
“İyi bir sohbet arkadaşı misk satıcısı gibidir, sana misk vermese bile kokusu bulaşır. Kötü bir sohbet arkadaşı da körük çekene benzer. Tutuşturduğu ateş seni yakmasa da, üzerine dumanı bulaşır.”
(Buhârî ile Müslim'den Riyâzu's-Salihiyn, I, 396).

Yunus Emre de cennet ehlini şu şekilde vasıflandırır:
“Aydan arıdır yüzleri,

Misk-u anberdir sözleri”
Koku sanayiinde büyük ölçüde kullanılan misk’ler ya hayvanlardan veya sentezlerle elde edilir. Tabiî misk kokusu sert ve dayanıklıdır. Yayılma gücü çok fazladır.
Tabiî misk, vetonkin veya Çin miski, misk hayvanlarının salgısından da elde edilir. Özellikle ceylandan başka misk öküzü, misk keçisi, misk kedisi ve misk faresindeki misk bezeleri çok misk ifraz ederler. Asya'nın yüksek dağlarında yaşayan bir cins keçiden çok misk elde edilir. Koku veren temel maddesi muskondur. Sentezle çeşitli misk türleri elde edilir.
Amber:
Genellikle parfüm yapımında kullanılan, koku veren bir bileşiktir. Amber, normalde koyu kahverengi veya siyah renktedir. Hava, güneş ışığı veya deniz suyu ile temas ettikten sonra rengi giderek açılır ve açık kahverengi, sarımtırak bir hal alır. Renk açılırken bir dizi kimyevî reaksiyon meydana gelir.
Reaksiyonlar sırasında amber içerisinde bulunan maddelerin en önemlisi olan ‘ambrein’ açığa çıkartılır. Bu madde, amberin %45-85 kadarını teşkil etmektedir. Ambere has koku, bu maddenin yapı taşlarının dizilişindeki mucizevî özelliklerden meydana getirilir. Amberin diğer kısımlarını çeşitli yağ molekülleri oluşturmaktadır.

Amber iki yolla elde edilir:
Birincisi, kutuplara yakın bölgeler hariç bütün okyanuslarda yaşayabilen ‘Physeter macrocephalus’ isimli dev balinanın, denize attığı salgı muhteviyatındaki amberin denizden veya yakalanan balinalardan toplanması yoluyla; ikincisi, doğrudan laboratuarda sentetik olarak sentezlenerek veya amber kokusu taşıyan bazı bitki özütleri, bir seri kimyevî işlemlerden geçirilerek. Balina kaynaklı amberin azlığı sebebiyle, günümüzde tüketilen amberin çoğu sentetik ve yarı sentetik yollardan üretilmektedir.

Tabiî amberin sentez edildiği fabrika olan ‘Physeter macrocephalus’ isimli balina (kaşolot), Akdeniz’de zaman zaman görülmekle birlikte, genellikle yarı açık ve sığ denizlere girmez. Bu balinalar; baş bölgesindeki salgı bezleri, yağlı ve mumsu bir madde salgıladığından ‘ispermeset balinası’ olarak da bilinirler. Vücutlarının üçte biri büyüklüğünde olan baş kısımları, bu mumun depolandığı bölgedir.
Sadece alt çenelerinde elliye yakın diş bulunmaktadır. Erkekleri 15-20 metre uzunluğunda, 45-55 ton ağırlığında; dişileri, 11-13 metre uzunluğunda, 20 ton ağırlığındadır. Ortalama ömürleri yetmiş senedir. Günümüzde sayılarının altı yüz bin civarında olduğu tahmin edilmektedir. Balina avcıları 18. ve 19. yüzyıl ile 20. yüzyılın ilk yarısında çok sayıda balina avladıklarından Milletlerarası Balina Komisyonu, 1984 yılında ticarî maksatlı balina avcılığını tamamen yasaklamıştır.

Bu balinayı diğer balina türlerinden farklı kılan önemli bir özellik, sindirim sisteminden salgılanan salgıda, amber isimli kokulu kimyevî bileşiğin bulunmasıdır. Bu güzel kokulu kimyevî bileşiğin, balinaya ne tür bir fayda sağladığı henüz cevaplanamamıştır. Bazı araştırmacılar, balinanın istemeden yuttuğu sert ve kesici maddelerin sindirim sistemini tahriş etmesi neticesinde, amber salgılanmasının uyarıldığını ileri sürmüşlerdir. Salgılanan amber, yirmi santimetreden daha küçük yumrular şeklinde vücut dışına atılır. Bir balinanın yılda 300 kilograma kadar amber sentez edebilme kapasitesinde olduğu tahmin edilmektedir.
Ölü balinaların karnı açıldığında, ortalama 45 kilogram amber elde edilebilir. Günümüzde balina avı yasaklandığından balinaları öldürerek amber elde edilememektedir; ancak balinaların Bahama Adaları çevresinde denize bıraktıkları amber, insanlar tarafından toplanmaktadır.
Kaşalot veya İspermeçet balinasından elde edilen amberin teşekkülü hakkında çeşitli düşünceler vardır. Bunların kaşalot balığının gıdasını teşkil eden sefalopodların (kafadan ayaklıların) iyi hazmedilmemiş bakiyeleri oldukları düşüncesi kuvvetlidir. Zira ambergris'in içinde ekseriya mürekkep balığı gibi sefalopodların sırt kısımlarına ait parçalar bulunur.

Ambergris, Çin ve Japon denizleri ile Madagaskar, Bengal, Java ve Sumatra gibi tropik memleketlerin sahillerinde toplanır. Sudan hafif olduğundan denizin üstünde yüzer ve sahile atılır.

Amber ya da ambergris, iç içe teşekkül etmiş, kül renginde, balmumu kıvamında bir maddedir. İçinde sarımsı lekeler görülür. Yoğunluğu 0.9 g/cm3 civarındadır. Tam bir erime derecesine sahip değildir. Kokusu hafiftir. Tadı aromatik ve yakıcıdır. Suda erimez. Yanarken özel bir koku neşreder ve bol bir kül bırakır.
Hz. Aişe (ra) annemiz, Efendimiz’in (S.A.V) misk ve amber gibi renksiz kokular süründüğünü bildirmiştir. Amber, Efendimiz’in (S.A.V) de kullandığı güzel bir koku olması sebebiyle müslümanlar tarafından sevilen ve kullanılan bir koku olmuştur.

Amber, genellikle parfüm yapımında kullanılmakla birlikte zaman zaman geleneğe dayalı tıp uygulamalarında da kullanılmıştır. Folklorik tıp uygulamalarında kullanılan maddelerden biri olan amber üzerinde de çeşitli araştırmalar yapılmıştır. Bu araştırmaların özet bilgisi şöyledir:

Koku reseptörleri vasıtasıyla hissedilen amber, beyindeki hipofiz bezine tesir ederek çeşitli hormonların salınışı ve dengesi üzerinde değişikliklere vesile olabilir. Deney hayvanları üzerindeki bir çalışmada amberin, kanın pıhtılaşmasını engelleyici yönde tesirleri olduğu gözlenmiştir.
Başka bir çalışmada, deney hayvanlarının değişik organlarından alınan düz kaslar -özellikle rahim düz kasları- üzerinde amberin kas gevşetici tesiri olduğu tespit edilmiştir. Bu araştırma neticeleri, amberin bazı hastalıkların tedavisine vesile olabileceği ümidini artırmaktadır.
Kalp kuvvetlendirici, kramp çözücü, iştah açıcı ve hazmı kolaylaştırıcı olarak eskiden beri kullanılmıştır.
Eskiden tıpta şöhrete ve epeyce kullanım alanına sahip olan amber, bugün bu amaçla kullanılmaz. Geçmişte saflaştırılmış amber yağı isteri ve boğmacada kullanılmıştır.
Amber, mürekkep imalatında da kullanılmaktadır.
Arap ülkelerinde, özellikle Mekke ve Medine’de “amber kokuları” küçük sabun kalıplarına benzer şekilde paketler halinde satılmaktadır.
Balinanın bağırsaklarında teşekkül eden ve bir sindirim artığı olan bu maddenin tabiî mi yoksa marazî mi olduğu henüz tespit edilememiştir. Tarihte amber-i sâil (Liquidambar orientalis, sığla yağı) ve amber çiçeği (Abelmoschus moscatus) yağı gibi güzel kokan çeşitli maddelere de bu isim verildiği için, bilgiler zaman zaman birbirine karışmıştır. Hatta bazı ağaç reçinelerinin fosili olan kehribara da aynı isim verildiğinden, birbirine karıştırmamak için ambere ‘gri amber’ , kehribara da ‘sarı amber’ denmektedir.Kehribarda deterpenik reçine asitleri, rezenler ve biraz uçucu yağ bulunur. Kehribardan çeşitli kadın eşyaları yanında, tesbih ve ağızlık da yapılmaktadır.

Eskiden uyarıcı ve antispazmodik olarak da kullanılırdı. Bugün ilaç olarak da kullanılmaktadır. Türkiye'de kehribar genellikle gösterişli tesbih yapımında kullanılmaktadır.

Efendimiz’in de (S.A.V) zaman zaman kullandığı kokulardan olan amber, çeşitli boyutlarıyla araştırılması gereken kimyevî bir maddedir. Meselâ koku olarak kullanıldığında, amberin psikolojik ve nörolojik tesirlerinin neler olduğu henüz bilinmemektedir. Hakkında bilinenler bu kadar az olunca, sağlık ve bilhassa aroma-terapi (kokuyla tedavi) açısından bu madde üzerinde daha fazla araştırma yapılması gerekmektedir.
Amber Ağacı:

Türkiye’de yetiştiği yerler Muğla Marmaris, Köyceğiz, Fethiye ve Antakya. Ortalama 8-10 m boyunda, çınara çok benzeyen tek evcikli bir ağaçtır. Günlük veya sığala ağacı adı ile de tanınan amber ağacı, nisan- mayıs ayları arasında çiçek açar. Sıcak iklimi, rutubetli ve bataklık yerleri seven bir ağaçtır. Yaprakları saplı ve el şeklindedir. Erkek çiçekler kürevi gruplardan ibaret salkımlar teşkil ederler. Dişi çiçekler ise saplı ve sarkık kürecikler halindedir. Meyve oldukça sertleşmiş ve odunlaşmıştır

Kullanıldığı yerler:
Bu ağaçlardan, gövdeleri üzerinde uzunluğuna yaralar açmak suretiyle Sığala yağı veya Mia denilen kıvamlı bir balsam elde edilir. Bu balsam bütün balsamlarda olduğu gibi bir reçine, bir uçucu yağ ve sinnamik asit ihtiva etmektedir.Reçine, balsamın %30-40’ını teşkil eder. Sığala yağı akıcılığı az olan, gri renkli bir sıvıdır.
Sığala yağının mart ayından itibaren sekiz ay süre ile üretimi yapılmaktadır. Bu yağ, ağacın salgı hücrelerinde meydana gelir. Salgı hücreleri bitkide tabiî olarak fakat az miktarda bulunmaktadır. Ağaçlarda yaralama sonucu balsam meydana gelir ve bu yaralama sırasında salgı hücrelerinin sayısı da artar. Yaralama kepçe gibi bıçaklarla yapılmaktadır. Yara yeri 15-20 günde bir derinleştirilmektedir. 3-4 yaralamadan sonra balsam teşekkül eder. Ağacın kabuk kısmı, odun kısmına kadar sıyrılmak suretiyle balsam toplanır.
Bir kazanda yarım ile bir saat kaynatılır. Böylece kabuklardan ayrılan balsam dibe çöker, kabuklar suyun üzerinde kalır. Bu kabuklar yabalarla alınarak bir preste sıkılır ve akan balsam ile su, havuzlarda toplanır. Bir süre dinlendirilince balsamın bir kısmı dipte, bir kısmı suyun üstünde olmak üzere toplanarak sudan ayrılır. Kazanın dibinde kalan balsam ile havuzlarda biriken balsam birleştirilir ve böylece ticarete çıkarılır. Kalan yongalar kurutulduktan sonra buhur veya günlük adı altında satılmaktadır.
“Amber Çiçeği” “Miskotu”

İki çenekliler ailesine ait bir şifalı bitkidir. Boyu ortalama 50 ila 100 santim arasında değişir. Sarımtırak renkli ve çok güzel kokulu bir bitkidir. Yaprakları içerisinde uçucu yağ, şeker, A vitamini ve B vitamini barındırır. Çiçekli dalları kullanılmaktadır.
Özellikleri:
Hicaz ve Yemen’de yetişir.
Tohumu, yemişi kullanılır.
Faydaları:
Tohumu ayet tohumuna benzer. Rengi boz olup kokusu güzeldir. Yemişi meneviş yemişine benzer. Kulkul kadar beyaz olup çabuk kırılır. Hicaz ve Ye­men’de tütsülere, iyi koku versin diye katarlar. Ka­dınlar bunu çok sürerler.
Turmus ve sirke ile karıştırılıp siyatik için oy­luklara sürülse faydası görülür. Aybaşlarını intizama sokar. Asap için de çok faydalıdır.
İçilme miktarı 1,5 dirhem (6 gr.)dır. Fazla içilir­se karaciğeri zayıflatır. Muslihi az miktarda ravent ile şekerdir.
Küba, Meksika, Peru ve Antil adalarında yetişen bu kü­çük ağacın dışı sincabi, içi sarı renklidir. Yandığında gü­zel kokular yayar.

Özellikleri ve Yararları:
- İştah açar.
- Hazmı kolaylaştırır.
- Bağırsaklardaki su milisini arttırıcı özelliğinden do­layı ishali keser.
- Kokusu sinirleri gevşetir, rahatlatır.
İmâm Cafer Sâdık’a (a.s) göre rüyada misk-i amber görmenin beş tabiri vardır:
1- Edep-ahlâk
2- Övgü
3- İslâm
4- Mal ve murat
5- Hayır ve menfaat.
İbn-i Sîrîn: Misk-i amber görmek; edep ve şöhrete…Birine misk-i amber sürdüğünüzü görmek; gördüğünüz kimsenin sizden edep ve ahlâk öğreneceğine işarettir.
Kirmanî: Misk-i amber görmek; hacca gideceğinize…Misk-i ambere sahip olduğunuzu görmek; bir kadından veya bir tacirden menfaat elde edeceğinize işarettir.
Peygamber Efendimiz’in (S.A.V) özelliklerinden biri de O’nun mübarek vücudundan çıkan terin, misk ve amber gibi kokması idi.Bütün güzelliklerin misk ve amber kokusunda sizlere ulaşması dileklerimle…
Sıhhatle ve sevgiyle kalın…  

Türkiye fiziki haritasındaki renklerin anlamı nedir?

10 Temmuz 2017 Pazartesi

Türkiye fiziki haritasındaki renklerin anlamı nedir?

YEŞİL: Çukur yerleri ve denizden az yüksek yerleri gösterir. Yeşilden sarıya, turuncuya ve açık kahverengiye gidildikçe yüksekliğin arttığı anlaşılır.
SARI: Yaylaları ve yüksek ovaları gösterir.
KAHVERENGİ: Dağları gösterir.
KOYU KAHVERENGİ: Yüksek dağları gösterir.
MAVİ: Denizleri ve gölleri gösterir.
AÇIK MAVİ: Denizlerin az derin yerlerini gösterir. Mavi koyulaştıkça derinliğin arttığı anlaşılır.
KIRMIZI: Sınırları gösterir.

Çin Türkiye arası uçakla kaç saattir?

Çin Türkiye arası uçakla kaç saattir?

İstanbul - Pekin uçakla 9 saat sürüyor.

Doğal unsurların insan hayatına etkileri nelerdir? Doğal unsur nedir?

Doğal unsurların insan hayatına etkileri nelerdir?

Doğal unsurların genel olarak insan hayatına ve yaşantısına oldukça fazla etkisi vardır ancak bu durumda her bir doğal unsur için farklı açıklama yapılması gerekir. M.E.B. 9. sınıf etkinlik kitabından alıntı yapıyorum:

SICAKLIK: İnsanların normal yaşantısını sürdürebilmesi için normal bir sıcaklık gerekir. Aşırı sıcak ve soğuk insan hayatını olumsuz etkiler. Giyim farklılıklarına neden olur. İnsan sağlığını etkiler. Tarım, hayvancılık, turizm, ulaşım, ticaret gibi ekonomik faaliyetleri olumsuz etkiler.

YAĞMUR: Sıcaklığı ve sıcaklığın etkilediği her şeyi etkiler. Tarım için en önemli unsurlardan biridir. Gerek tarım ürünleri gerekse diğer bitkilerin yetişmesini kolaylaştırır. Turizmi olumsuz etkiler (Karadeniz’deki deniz turizminin gelişmemiş olması)

KAR: Sıcaklığı ve sıcaklığın etkilediği her şeyi etkiler. Giyim tarzımızı ve sağlığımızı etkiler. Tarım için önemlidir. Tarım ürünleri soğuğa karşı koruduğu gibi toprak nemimin artmasına ve yeraltı suyunun zenginleşmesine katkı sağlar. Deniz turizmine olumsuz etki yaparken kış turizmine (kayak) imkân sağlar.

DENİZ DALGALARI: Deniz kirliliğine ya da denizlerin temizlenmesine etki eder. Aşırı dalgalar deniz turizmini ve deniz yolu taşımacığını olumsuz etkiler. Tsunami bir doğal afettir. Kıyılarda çeşitli aşınma ve biriktirme şekilleri oluşumunu sağlar. Balıkçılığı da etkiler. Bazı yerlerde deniz dalgalarından enerji üretiminde yararlanılır. 

RÜZGÂR: Sıcaklığı ve sıcaklığın etkilediği her şeyi etkiler. Giyimimizi, yağış durumunu etkiler. Deniz turizmi için olumsuzluktur. Çok şiddetli rüzgârlar (Fırtına) doğal afetlere neden olabilir. Bazı yerlerde rüzgâr santralleri ile enerji üretilir. Ayrıca geçmiş asırlarda ve günümüzde de taşımacılıkta rüzgâr gücünden faydalanılmaktadır.

TOPRAK: Bir yaşam alanıdır. Milyonlarca canlıya barınma imkânı sağladığı gibi tarımın üzerinde yapıldığı alan olması sayesinde her türlü besinin de ana kaynağıdır. Ayrıca toprağın verim gücü topraktan faydalanmayı etkilemektedir. Verimli alanlarda nüfus daha yoğun verim azaldıkça nüfus ve yerleşme sayısı azalmaktadır.

KAYAÇLAR: Yer kabuğunun ana malzemesidir. Ayrışarak toprak malzemesi olur. Tüm canlı hayatın beslenmesi ve barınması için gerekli ana malzemedir. Hayatımızın her anında olan bir unsurdur. Özellikle yapı malzemesi olarak kullanılır. Ayrıca süs eşyası yapımında, enerji kaynağı olarak da kullanılır. Birçok sanayi dalının ham maddesidir. Bünyelerindeki birçok element veya mineraller değerli maden leri oluşturmaktadır.

BİTKİLER: Doğal güzelliktir. Doğanın ve insanların süsüdür. Birçok ilacın hammaddesi ve besin kaynaklarımızdandır. Şifa kaynağıdır. İklim ve toprak özelliklerine göre yetişen bitki örtüsü, insanların faaliyetlerini değişik şekilde etkiler. Ormanların yakının¬da bulunan insanlar, ormanların çeşitli doğal güzellikleri yanında ke¬restesinden de yararlanır. Orman ürünlerine dayalı çeşitli sanayi faaliyetlerinde bulunurlar. Buna karşılık bozkırlarda yaşayan in¬sanlar, ancak buraları mera olarak değerlendirebilir.

HAYVANLAR: Doğal dengenin önemli unsurlarından biridir. Besin kaynağıdır. Evcil hayvanlar sayesinde insanlar için büyük bir nimettir. Bazen de insanlar için ölümdür (Vahşi hayvanlar) Avcılık açısından da önemlidir.

NEM: Yağışı ve sıcaklığı etkiler. Bunların etkilediklerine de dolaylı da olsa etki eder. Nemin ve yağışın bol olduğu alanlar bitki örtülerinin gür ve sık olduğu, ılıman iklim şartlarının yaşandığı alanlardır.Nemin az olduğu alanlar kuraklık şartlarının arttığı ve ekonomik faaliyetlerin çeşidinin az olduğu alanlardır.

DAĞ: Yüksektir, soğuktur, genelde güzel manzaralıdır. Genelde karlıdır. Bu da kış turizmine imkân sağlar. Bitkisel ve hayvansal zenginliğin fazla olduğu alanlardır. Dağlar yüksek ve engebeli yapısıyla tarıma elverişli arazilerin az olduğu, gerek eğimli ve sarp yer şekilleri gerekse aşırı kar yağışları ile ulaşımın zor olduğu, geçim kaynaklarının az olması nedeni ile de nüfus ve yerleşmelerin seyrek olduğu alanlardır.

AKARSU: Su hayattır. Tarım, sulama, balıkçılık, turizm (rafting, piknik),yüzmek, serinlemek, enerji üretimi ve daha pek çok alanda insanlığa imkan sağlar.

MAĞARA: Doğal güzelliktir. Turistik önemi vardır. Geçmişteki ilk yerleşim alanlarından olduğu için günümüz ile geçmiş arasındaki köprünün kurulmasında, soru işaretlerinin aydınlatılmasında arkeolojik açıdan da büyük önem taşır.

OVA: Düz alanlardır. Tarıma elverişli olması nedeniyle bir geçim alanıdır. Nüfusun, yerleşmelerin, sanayi, ticaret ve ulaşımın geliştiği ve yoğunlaştığı alanlardır.

İletken ve yalıtkan maddelere 20 tane örnek

İletken ve yalıtkan maddelere 20 tane örnek

Elektrik akımını ileten maddelere iletken maddeler denir. Metal gibi maddelerde iletkenliği sağlayan serbest elektronlar vardır. En iyi iletkenler sırayla; altın, gümüş ve bakırdır.rnrnElektrik akımını iletmeyen maddelere yalıtkan maddeler denir. Cam, ebonit, porselen gibi cisimlerde serbest elektronlar yok denecek kadar azdır. Bu yüzden elektriği iyi iletmezler.

Maden minarel ve kayaç arasındaki ilişki nedir?

Maden minarel ve kayaç arasındaki ilişki nedir?

Kayaç : Doğada büyük yer tutan, yer kabuğunun yapı gereci olan bir veya birkaç mineralden oluşan kütle

Maden : Yer kabuğunun bazı bölgelerinde çeşitli iç ve dış doğal etkenlerle oluşan, ekonomik yönden değer taşıyan mineral

Mineral : Normal sıcaklıkta doğada katı durumda birtakım maddelerle karışık veya birleşik olarak bulunan veya kimyasal yollarla elde edilen inorganik madde

Ayrı ayrı tanımlarını verdikten sonra aralarındaki ilişkiyi incelersek : Kayaç, bir ya da daha fazla mineralin bir araya gelmesiyle oluşmuş bütündür. Mineral ile kayaç birbirine karıştırılmamalıdır. Belirli bir minerali kayaçtan ayıran temel özellik, o mineralin her zaman aynı kimyasal bileşime sahip olmasıdır. Kayaçlar genellikle çeşitli mi neral karışımlarından oluşur.kayaçlar birkaç mineralin oluşturduğu bir unsurdur. Maden ise işlenebilen, ekonomik değeri olan minerallerdir.

Kitap özeti nasıl çıkarılır?

Kitap özeti nasıl çıkarılır?

Kitap özeti çıkarmak için onu anlayarak okumalısın bitirdikten sonra senin hatırladıklarını bir hikaye şeklinde yazarsın. Kitap özetini çıkarırken ordan 5 cümle şurdan 5 cümle yazıp bitirme... Eğer bu kitap matematik fizik gibi sayısal yada ders kitabı ise kitabı yaz derim çünkü her cümlede bilinmesi gereken bi şeyler vardır.

Milli eğitim bakanlığının görevi nedir?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI’NIN GÖREVLERİ

430 sayılı Tevhid-i Tedrisat Yasasına göre Türk Millî Eğitiminin amaçlarının temel ilkeler doğrultusunda Devlet adına gerçekleştirilmesi görevi Millî Eğitim Bakanlığı’na aittir.

3797 sayılı Yasaya göre Millî Eğitim Bakanlığı’nın başlıca görevleri;

1. Atatürk ilke ve inkılâplarına ve Anayasada ifadesini bulan Atatürk Millîyetçiliğine bağlı, Türk milletinin millî, ahlakî, manevî, tarihi ve kültürel değerlerini benimseyen, koruyan ve geliştiren, ailesini, vatanını, milletini seven ve daima yüceltmeye çalışan, insan haklarına ve Anayasanın başlangıcındaki temel ilkelere dayanan demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devleti olan Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve sorumluluklarını bilen ve bunları davranış haline getirmiş vatandaşlar yetiştirmek üzere, Bakanlığa bağlı her kademedeki öğretim kurumlarının öğretmen ve öğrencilerine ait bütün eğitim ve öğretim hizmetlerini plânlamak, programlamak, yürütmek, izlemek ve denetim altında bulundurmak,

2. Okulöncesi, ilköğretim, ortaöğretim ve her çeşit örgün ve yaygın eğitim kurumlarını açmak ve yükseköğretim dışında kalan öğretim kurumlarının diğer bakanlık kurum ve kuruluşlarınca açılmasına izin vermek, 

3. Türk vatandaşlarının yurt dışında yapılacak eğitim ve öğretimi ile ilgili hizmetleri düzenlemek ve yürütmek,

4. Diğer bakanlık, kurum ve kuruluşlarca açılan yükseköğretim dışında kalan örgün ve yaygın eğitim kurumlarının denklik derecelerini belirlemek, program ve yönetmeliklerini birlikte hazırlamak ve onaylamak,

5. Türk Silahlı Kuvvetleri’ne bağlı ortaöğretim kurumlarının program, yönetmelik ve öğrenim denklik derecelerinin belirlenmesi konularında iş birliğinde bulunmak,

6. Yükseköğretimin millî eğitim politikası bütünlüğü içinde yürütülmesini sağlamak için Yükseköğretim Yasası ile Bakanlığa verilmiş olan görev ve sorumluluklarını yerine getirmek,

7. Okullardaki beden eğitimi, spor ve izcilik eğitimi ile ilgili hizmetleri yürütmek,

8. Yükseköğrenim gençliğinin barınma, beslenme ihtiyaçlarını ve maddî yönden desteklenmelerini sağlamaktır.

Vakıflar toplumdaki hangi ihtiyaçları karşılar?

Vakıflar toplumdaki hangi ihtiyaçları karşılar?

Vakıfların kurulmasında temel sebep yardımlaşmadır. Vakıflar sosyal yardımlaşma ve dayanışmanın en güzel örneklerini teşkil ederler. tarihimiz boyunca kurulan vakıflar sayesinde hem toplumsal yardımlaşma ve dayanışma sağlanmış hem de vakıf eserleri ile kültürel anlamda büyük katkılar sağlanmıştır.

Müzikte ölçü nedir?

Sol anahtarından ilk ölçü çizgisine kadar olan yerin arasında kalan notaların toplamı

İlaydanın anlamı nedir?

İlaydanın anlamı nedir?

İlayda nın anlamı su perisidir. kızlara takılan bir addır. türkçe bir isimdir.

Mıknatıs hangi maddeleri bozabilir? Neden?

Mıknatıs hangi maddeleri bozabilir? Neden?

Mıknatıs, CRT ekranların görüntüsünü bozar. Çünkü bu ekranlar görüntüyü elektron tabancalarıyla fırlattığı elektronlar ile oluşturur. Elektronların hareketi de manyetik alandan etkilenirler (zaten fırlatma işlemi de isteğe göre düzenlenmiş olan manyetik alanlar sayesinde gerçekleşir).

Manyetik şeritli kredi kartları, teyp kasetleri, kamera kasetleri, otobüs kartları, telefon kartları da mıknatısa yaklaştırıldığında bozulabilir çünkü bunların üstüne bilgiler manyetik alan yardımıyla basılmaktadır ve düzensiz manyetik alan bu bilgileri silebilir, değiştirebilir.

Bellek birimleri neden 1024 sayısının katları şeklindedir?

Bellek birimleri neden 1024 sayısının katları şeklindedir?

Byte’ ın üst birimleri 1024 ün katları şeklinde artar. Bu da ikinin bine en yakın kuvveti olmasındandır. 2 üzeri 10 = 1024 eder.

Hava kirliliği nasıl oluşur?

Hava kirliliği nasıl oluşur?

Hava, atmosferi meydana getiren gazların karışımıdır. Saf hava, başta azot ve oksijen olmak üzere argon, karbondioksit, su buharı, neon, helyum, metan, kripton, hidrojen, azot monoksit, ksenon, ozon, amonyak ve azotdioksit gazlarının karışımından meydana gelmiştir. Bu gazların dağılımı ise % 78’i azot, hacim olarak %21’ni ve ağırlık olarak %23’ ünü oluşturan oksijen ise oldukça reaktif bir gazdır. Diğer gazlar ise atmosfer hacminin %1’ini oluştururlar. Atmosferi oluşturan bu gazların, en kararsız olanları su buharı ve karbondioksittir. Atmosferdeki su buharı miktarı, denizler, göller, nehirler ve bitkilerden buharlaşma ile artar ve bulutlardan sis, çiğ, yağmur oluşumu ile de azalır. Su buharının bu değişkenliği, bu olaylarla birbirini öyle takip dengeler ki , su buharının atmosferdeki miktarı değişmez. Karbondioksit ise normalde çok küçük yer teşkil eden bir birleşendir. İnsan ve hayvanların teneffüsü ve bitkilerin fotosentez olayı ile atmosferdeki miktarı dengede tutulur. Atmosferdeki azot orman yangınları, şimşek gibi doğal atmosfer olayları ve yanma sonucu meydana gelir.

Doğal olarak saf atmosfer az veya çok miktarda, büyük bölümü suni olan yabancı maddelerin üretimi ile kirletilir. Bunların başında petrol ürünleri ve endüstriyel kirleticiler gelmektedir. Özellikle son yıllarda, endüstriyel aktivitenin, şehirleşmenin ve nüfusun arması ile kirletici maddelerin kullanımı ve miktarıda hızla artmaktadır.

Atmosfere dağılarak, onu kirleten kirleticiler katı, sıvı ve gaz halindedirler. Çeşitli kaynaklardan meydana gelen kirlilik maddeleri toz, is, sis, buhar, kül, duman vb. olarakhavaya geçerler. Atmosferdeki bu kirleticiler, kirletici kaynaklardan atmosfere doğrudan verilen kirleticiler ve kirleticilerle atmosferik özellikler arasında kimyasal olaylar sonucu oluşan kirleticiler olmak üzere iki şekilde bulunurlar.

 

Atmosfere kirletici kaynaklardan yayılan kirleticiler, kükürtdioksit, azot oksitler, karbon monoksit, hidrokarbonlar asılı vaziyette bulunan katı partüküllerdir. Bunlardan; Kükürt Bileşikleri:Petrol ve kömür gibi kükürt içeren maddelerin yakılması ve kükürt içeren bazı maddelerin işlenmesi sırasında kükürt gazı açığa çıkar. Bu kükürt bileşiklerinin solunması, bronşit ve astım gibi hastalıklara yol açabilir.

Azot Oksitleri:

Azot oksitleri daha çok enerji santrallerinden ve motorlu araçların  egzoz borularından yayılır. Bir azot oksit olan nitrojen dioksit (NO) solunması kalp, akciğer ve karaciğer rahatsızlıklarına ve solunum yolu hastalıklarına yol açar.

 Karbon Oksitleri

:Fosit yakıtların kullanılması ve orman yangınları gibi nedenlerle atmosfere büyük oranda karbondioksit (CO2 ) gazı yayılır. Bunun yanında, oksijenle metanın tepkimeye girmesiyle oluşan karbonmonoksit (CO) gazı da bir  kirleticidir. Karbon oksitleri baş dönmesi ve reflekslerde yavaşlamaya sebep olur. Havada yüksek oranda bulunmaları ölümlere neden olabilir.

Hidrokarbonlar:

Motorlu taşıtlarda kullanılan petrolün, tüm olarak yanmaması etilen (C2H4) ve benzen (C6H6) gibi hidrokarbonların çevreye salınmasına neden olur.Bu hidrokarbonlar, havadaki başka kimyasal maddelerle tepkimeye girdiğinde, gözlere ve solunum yollarına zararlı etkileri olur. Benzen gibi bazı hidrokarbonların kanser yapıcı etkileri de vardır.Bu kirleticilerle, atmosferik özelliklerin oluşturduğu  kimyasal reaksiyonların en önemlileri ise fotokimyasal olaylardır ki, bunlardan özellikle floroklorokarbonlar, güneşten gelen zararlı UV (ultraviole) ışınlarına karşı yeryüzünü koruyan ozon tabakasında büyük tahribata yol açmaktadır.

Doğal veya insan yapısı sonucu atmosfere karışan kirleticiler, her iki halde de Atmosfere yayıldıkları anda hızla kimyasal reaksiyonlar oluştururlar ve hava akımları ile karışır, dağılır, yayılır ve taşınırlar. Böylece kirleticiler, kaynaktan çıkıp, alıcılara ulaştığında karakterleri değişebilir. Genel olarak kirlilik,havadaki katı parçacıklar vekükürtdioksit miktarına göre belirlenir. Oysa atmosferde oluşan kimyasal olaylarda, organik maddeler büyük rol alır. Çünkü organik maddeler, atmosferde ister reaksiyona girsinler, ister girmesinler kimyasal reaksiyonların çekirdeğini oluştururlar. Hava kirliliği denildiğinde, kirleticiler ve bunların bulunduğu atmosfer ortamı aynı derecede rol oynar. Herhangi bir yerde hava kirliliği çalışması yapıldığında, ilk olarak o bölgenin meteorolojik koşulları ve havanın kimyasal yapısı incelenmelidir.

Bölgesel, meteorolojik ve coğrafik faktörlerin, havanın kirletilmesi üzerinde büyük bir etkisi vardır. Hava kirlenmesi, üç yüzyıldan beri bazı şehirlerde önemli bir sorun olmaktadır. Genel olarak iki tip hava kirlenmesi vardır. Bunlardan biri isli, kurumlu, sülfürlü olan Londra Tipi Hava Kirlenmesi, diğeri ise Los Angeles Tipi Hava Kirlenmesidir. Bazı yerlerde ise bunların her ikisinin karışımından ibaret bir hava kirlenmesi görülmektedir. 

Londra tipi hava kirlenmesinde, en yüksek konsantrasyon (kirlilik) sabahın erken saatlerinde olur. Bu tip, oldukça düşük sıcaklıkta ve oldukça yüksek nemde meydana gelir. Zerrelerle ve kükürt dioksit gazıyla atmosfer kirletilmiştir. Londra tipi hava kirlenmesinin, bronşit ve astım rahatsızlıklarına neden olduğu ileri sürülmektedir.1952 Yılında Londra’yı kaplayan kalın sis ve duman tabakası, iki hafta içerisinde dört bin insanın ölümüne yol açmış, bir o kadar insan da üç ay içerisinde can çekişerek ölmüştür.

Normal olarak, gündüz hava ısınırken, yukarı doğru çıkan hava cereyanı 200-750 m’lik bir karışım derinliği meydana getirir. Fakat yüksek basınçta ve zemin yüzeyindeki soğuk hava kütlesinde, havanın durgun olduğu havzalarda, gündüzleri havanın ani ısınması ile inversiyon meydana gelir. Bu çeşit olaylar şehirlerde havanın kirlenmesine yol açar. İşte Los Angeles tipi hava kirlenmesi bu olayın sonucudur. Fotokimyasal olan Los Angeles tipi hav kirlenmesinde, en yüksek konsantrasyon öğleyin 11 ile 13 saatleri arasında olur. Bu olay genellikle yüksek sıcaklıkta ve oldukça düşük nemde, açık günlerde meydana gelir. Londra tipi hava kirlenmesinden diğer önemli bir fark, atmosferde ozon ve peroksiasetilnitrat gibi bazı bileşiklerin bulunması sebebiyle kimyasal oksitlemenin oluşmasıdır. Bu bileşikler, 50 milyon otomobilin egzozundan çıkan ve LosAngeles çukurluğunda toplanan azot oksitlerin ve hidrokarbonların komplesk karışımların ve güneş ışığının etkisi ile oluşurlar. Bu tip kirlenme, değişik tarım ürünlerine, çiçeklere ve ağaçlara çeşitli zararlar verir. Ayrıca gözlerde rahatsızlık ve görüş mesafesinin kısalması, ölüm oranlarının artması gibi etkileri de vardır.

Atmosfer ile ilgili alanlarda çalışan bilim adamlarının en önemli gündem maddelerinden birini uzun zamandan beri ozon tabakasındaki delik oluşturmaktadır.Bir grup, alınan tedbirler ile problemin ortadan kalktığını ve önemli bir problem olmadığını iddia ederken, diğer bir grup ise bu düşünceye katılmamaktadır.

Ozonun en önemli düşmanı kloroflorokarbon (CFC)gazlarıdır. Bu gaz  1930’da Thamos Midgely adlı araştırmacının General Motors firması için yaptığı çalışmalar sonucu geliştirilmiş ve soğutma maksatlı ev aletlerinde kullanılmaya başlanmıştır. 1940’lı yılların ortalarında ABD’deki soğutucuların büyük bir çoğunluğu CFC ile çalışıyordu. İlerleyen yıllarda CFC üretimi ciddi boyutlarda arttı ve yeni kullanım alanları buldu.

1970’de ozon tabakası üzerindeki olumsuz tesire ilk defa Paul Crutzen dikkat çekti; onun yaptığı çalışmada zararlı maddelerin azot oksitleri olduğu tespit edildi.1974’de Richard Stolarski ve Ralph Cicerone uzay mekiklerinin egzozlarından çıkan klorinin ozona zarar verdiği uyarısında bulundular. Aynı yıl F. Sherwood Rowland ve M. Molina strotosfere ulaşan CFC’lerin ozona zarar verdiğini ilk defa iddia ettiler ve CFC üretiminin en kısa zamanda sınırlandırılıp yasaklanmasını istediler. Devam eden çalışmalar bu ikazı destekleyici neticeler verince, 1976’da ABD’de, spreylerde CFC kullanımının 1978’den itibaren yasaklanma kararı alındı. İlerleyen yıllarda milletler arası girişimler başladı. Bu arada ozonun Antarktika üzerinde inceldiği tespit edildi (1985). 1987’de 140 ülkenin imzaladığı Montreal Protokolü ile CFC üretimindeki artışların durdurulması ve üretimin 1998’de yarıya indirilmesi kararlaştırıldı. 1992’de Kopenhag’da yapılan toplantıda  ise CFC’lerin gelişmiş ülkelerde 1996’da , gelişmekte olan ülkelerde ise 2010 yılında tamamen üretimden kaldırılması kararlaştırıldı. 1996’da, yapılan çalışmalarla milletler arası protokollere uyulması halinde ozon tabakasının kendini tamir edebildiğinin 21. Yüzyılda gözlenebileceği tahmini öne sürüldü.

   PEKİ OZON NASIL DELİNİYOR?  

CFC’lerin ozonu tahrip etme mekanizması S. Rowland ve M. Molina tarafından tespit edildi ve bilim adamları 1955 Kimya Nobeli ile mükafatlandırıldı. Açıklanan mekanizmaya göre; stratosfere ulaşan bir CFCI3 molekülü yoğun ultraviyole ışınlarının tesiriyle bir klor atomunu bırakarak CFCI2  haline gelmekte, tek başına kalan klor atomu artık tam bir ozon katili durumunu almaktadır. Çünkü bu klor atomu, ozon molekülü ile (O3) reaksiyona girerek bir oksijen molekülü (O2) ve klormooksit (CIO) meydana getirir. Ancak işlem burada bitmez, ortamda bol miktarda bulunan bir oksijen atomu klormonoksit ile etkileşir ve oksijen atomu, molekül haline (O2) gelir.

Klor atomu da yeniden tek başına kalarak yeni bir ozon molekülünü parçalayıp ortama oksijen molekülü ile bir klormonoksit çıkmasına sebep olur ve bu işlem stratosferde devamlı tekrarlanır durur.Bu mekanizmanın tespiti ile CFC’lerin ne kadar tehlikeli olduğu ortaya net bir şekilde konmuştur.

   BİZE YÖNELEN TEHLİKE!!!

Ülkemizde bu konu ile ilgili çalışmalar yapılmadığı gibi, özellikle cilt kanserindeki artışlar kamu oyuna duyurulmayıp herhangi bir uyarıda bulunulmamıştır. Halbuki ABD’de yapılan araştırmalarda stratosferdeki ozonun %1’lik azalmasının cilt kanseri  vak’alarında % 3’lük artışa sebep olduğu tespit edilmiş ve ülkenin cilt kanseri risk haritası çıkarılarak yayınlanmıştır.

Diğer taraftan popüler bilim dergilerinde, ozondaki %1’lik azalmanın, yer yüzüne ulaşan ultraviyole radyasyonunun %2’lik bir artışını netice verdiği yazılmaktadır. Ultrviyole ışınlarının artışının, sadece cilt kanserini değil, göz rahatsızlıkları ve bağışıklık sistemi bozukluklarını da beraberinde getirmekte olduğu ifade edilmektedir.

   GELECEĞİMİZİ ULTRAVİYOLE Mİ KARARTACAK?

Görüldüğü gibi tehlike küçümsenecek gibi değildir. Ancak Batı’daki gelişmelerin ortaya çıkardığı bu problem, yine yukarıda anılan protokolleri hazırlayıp tehlikeyi sezenler tarafından ele

Yoğunlaşma nedir?

Yoğunlaşma nedir?

yoğunlaşma 
isim

1 .     Yoğunlaşmak işi, konsantrasyon.2 .    fizik  Havanın nem bakımından doyma noktasını aşmasına bağlı olarak havadaki su buharının sıvı veya katı duruma geçmesi, yoğuşma.3 .    kimya  Bir karışımın bileşimndeki sıvıyı yitirerek daha koyu kıvama gelmesi.

Barometre ve manometre farkını açıklarmısınız?

Barometre ve manometre farkını açıklarmısınız?

Barometre hava basıncını ölçmeye yarayan alettir. Manometre gazların basıncını ölçmeye yarayan alettir. Basıölçer de denir.

Yoğun olan bir madde ağır mıdır neden?

Yoğun olan bir madde ağır mıdır neden?

Yoğun olan madde aynı hacimde daha az yoğunlukta bir maddeden ağırdır. Yoğunluk, birim hacimde bulunan madde miktarına verilen isimdir.

Kütle birimleri nelerdir?

Kütle birimleri nelerdir?

SI birim sisteminde kutle birimi kilogram'dir. 
Bunun disindaki kutle birimlerinden bazilari:
-karat
-gram 
-onz
-pound
-ton

Devletin Temel Organları nelerdir Yasama Yürütme Yargı

3 Temmuz 2017 Pazartesi



 Güçler ayrılığı ilkesine bağlı olarak Anayasa'da yasama, yürütme ve yargı organları ile kimi kamu kurum ve kuruluşlarının görev ve yetkileri düzenlenmiştir.Başkentten yönetilen idari sisteme MERKEZİ YÖNETİM denir. Merkezi yönetimin başında cumhurbaşkanı, başbakan ve bakanlar kurulu bulunur.
Devlet, yönetme görevini; YASAMA, YÜRÜTME ve YARGI ORGANLARI ile gerçekleştirir.

Kibrit kutusu nasıl yapılır Kibrit kutusu tasarımı


3-) Faydalı Bilgiler Bölümümüz
Kibrit kutusu nasıl yapılır ?
Öncelikle bu çizimlere benzer kağıt kesiyoruz ve ardından stick yapıştırıcı ile kolayca birleştiriyoruz.
Hepsi bu 😀
#kibrit #kutu #origami #karton #faydalibilgiler #ipuclari #instagood #pritt #stick

Kağıttan Elmas Yapımı Origami

2 Temmuz 2017 Pazar

Kağıttan elmas yapımı Origami sanati
Lutfen adımları izleyin

Sevgiliye minik aşk sözleri Aşk kartları Minik minik 

29 Haziran 2017 Perşembe


Sevgiliye minik aşk sözleri Aşk kartları Minik minik 

Yaşadığım en farklı ve en güzel duyguları senin sevgin verdi yüreğime sevgilim… Seni seviyorum.

102

Bazı rüyalar diğerlerinden daha uzun sürer. Bazıları da çok çok güzel. Benim en uzun ve en güzel rüyam şu an bu mesajı okuyor.

103

Sen kadın sen gönlümün sahibisin ve sen kirpik diplerine kadar benimsin.

104

Nasıl bittiyse bundan öncekiler, bu da biter. Bite bite sonunda bende biterim. Olur biter.

 

 

 

(Aziz Nesin)

105

İlk görüşte aşka inanırım. Bunu yaşayan bilir. Çünkü aşkta ikinci görüş, hiç olmayabilir.

 

 

 

(Can Yücel)

106

Sevgin sahip olduğum en kutsal duygu! Seni seviyorum ve sonsuza dek seveceğim. 

107

Güller dahi güzelliğine erişemez. Aşkının büyüklüğünü hiçbir sevgi geçemez. Yüreğimde ki en özel insana sevgilerle…

108

Seninle geçirdiğim her gün bir kat daha fazla güzelleştiriyor hayatımı. Seni seviyorum Bir tanem.

109

Ne kadar seversen sev, asla belli etme sevgini. Çünkü sevdiğin kişi, sevildiği kadar üzecektir seni..

 

 

 

(Paul Auster)

110

Sevgilim olduğun için çok şanslıyım iyi ki varsın, seni seviyorum hayatımın sevinç, mutluluk kaynağı.

111

Görücü usulü bir aşk istiyorum. Gördükçe göresim gelsin, görmeyince ölesim..

 

 

(İlhan Berk)

112

Kirli bir çocuk yüzüyüm kapında; ama dünyanın en temiz gözleriyle bakıyorum sana. Şeker değil istediğim, yüreğini koy avuçlarıma.

113

Yüreğim hafif ıslaktır benim kuytu köşelerde ağlamaktan ve rengi hafif uçuktur kurusun diye kaç kez güneşe asmaktan. Sevgililer günün kutlu olsun aşkım.

114

Ne zaman tutsam ellerini gözlerimin önünden mevsimler geçer, ne zaman gözlerin gözlerime değse samanyolundan bir yıldız düşer. Sevgililer günün kutlu olsun.

115

Paylaştıkça çoğalan tek şeyin sevgimiz olduğunu hiç unutmayalım ve sevgimizi daima çoğaltalım sevgilim. Daha nice mutlu sevgililer gününe.

116

Seni Denizdeki Kumlar, Gökteki Yıldızlar, Ormandaki Ağaçlar, Dünyadaki İnsanlar, Okyanustaki Sular Ve Güneşin Işıklarından Daha Çok Seviyorum. 

117

Bugün seni seviyorum, yarında bir neden bulur severim.Daha sonra seni yeniden keşfeder yeniden severim.Benim senden başka işim yok ki :)

118

Sen Allah'a dilenen bir dilek, gözlere uzanan ellerimsin. Sen gözlerimden süzülen yaş, tek düşüncem hasretimsin. Sen yaşadığım ömür, sen her gece rüyama giren biricik sevgilimsin.

119

Bilmem ki olurmu sensiz mutluluk..sen ki gönlümün en hazin yanı..sorsaydı aşk bana nedir mutluluk..sen derdim, sen canımın canı,ömrümün baharı:)

120

Gözlerim bir deniz kenarını arıyor karşı köyün ışıklarında.Bir yudum kahve,çokça kahkaha ve sıcacık bir bakış,eriten buz kitlesini ruhumun.Benim evim ,senin kalbinin olduğu yerdir bitanem.

121

Hani gözler vardır sözleri anlatır, hani sözler vardır gözleri anlatır, bir de aşk vardır seni anlatır... 

122

Sonsuza kadar yaşamak istemem, seninle bir gün yaşayayım. Kelebek misali bir günlük ömrüm olsun o da seninle olsun, bir gün bir ömüre bedel seninle.. Ne dünyayı isterim ne cenneti benim dünyamda sen cennetimde..

123

Yalnızlık gecelerin,ümit bekleyenlerin,hayal çaresizlerin,yağmur sokakların, tebessüm dudakların, sen ise yalnız benimsin bir tanem…

124

Biricik sevgilim seninle başlayan sevgim şimdi kocaman bir aşk ateşine dönüştü seviyorum seni. 

125

Sana binlerce gül vermek isterdim ama güller solar, sana ömrümü vermek isterdim ama bir gün öleceğim, sana sadece sevgimi veriyorum sonsuza dek süreceği için…

126

Bir tatlı aşk gülüşü özledi gözlerim ve sen hangi alemde hangi düşlerde isen gel, çünkü gülüşünü çok özledim…

127

O sessiz aksamda ay ışığı geceme girdi, karanlıkta kalan kalbimi aydınlattı, ardından yakamozun ışıltıları ressamları kıskandıran resmini yansıttı deryaların kalbine bebeğim.

128

Bir çiçek olmak isterdim; dağlarda gezmek için, bir rüzgar olmak isterdim; mutluluklara esmek için, bir aşk olmak isterdim sadece senin olmak için…

129

Benim sana nasıl aşık olduğumu anlatmak için bir şiir mi yoksa bir masal mı yazsam. Ama ben sana iki kelime yazıyorum. Seni seviyorum..

130

Aslında bütün insanları sevebilirdim, sevmeye ilk senden başlamasaydım.

131

Usanıpta bir gün bıkarım sanma ölsemde sözümden dönmeyeceğim, aşkıma karşılık vermesen bile ! Senden başkasını sevmeyeceğim . Bunu hic bir zaman unutma aşkım..!

132

Ay yıldıza mutluluk fısıldarken , gökyüzü sevincini yeryüzü ile paylaşırken . Ben sana bir parça mutluluk yolluyorum . İçindeki umut çiçekleri hiç solmasın diye . 

133

Bugün her zamankinden farklı bir şey yapayım dedim olmadı yine sana defalarca aşık olup seni düşündüm... 

134

Öyle bir seveceksin ki, yüreğinden kimse ayıramayacak. Ve öyle birini seveceksin ki, seni gözleriyle bile aldatmayacak.

 

 

(Can Yücel)

135

Çiçekler güzeldir, bir gül kadar değil. Hayaller güzeldir, gerçekler kadar değil. Sende güzelsin, kalbin kadar değil. Seni herkes sever, ama benim kadar değil. 

136

Akşamın son bulan ufuklarında, güneş damla damla erirken, hayatta kalan tüm duygularımla, sana sesleniyorum: Seni seviyorum. 

137

Sana bahçeden gül değil güneşten atom koparıp getirmek istiyorum ama kalbim gibi ellerin de yanar diye korkuyorum. 

138

Gözlerin gözlerimde, ellerin ellerimde, aşkın içimde ve ruhun bedenimde olduğu sürece seni çok sevmeye devam edeceğim...

139

Yüreğimdeki tek arzu, hayalimdeki tek tutku, beni yaşatan tek duygu senmişsin bebeğim... 

140

Seni yıldızlara benzetiyorum onlar kadar uzak onlar kadar erişilmezsin ama bir farkın var onlar bin tane sen bir tanesin. 

141

Güller hep ellerinde açsın,ama dikenleri batmasın. Sevda hep seni bulsun,ama seni yaralamasın. Mutluluk hep yüreğine dolsun,ama beni unutturmasın. 

142

Gülüşünü seversin, sesini seversin, sohbetini seversin. Sevmek için illa ki yüzünü görmek şart değil; Yüreğinde duruşunu seversin..

143

Açık çay içerdi hep, demli olunca bardağın diğer tarafından beni göremezmiş, öyle derdi..

 
 

(Cemal Süreya)

144

Bazen, fırtınalar iyi gelir insana, tekneni biraz yıpratır ama, güvertende hiç pislik kalmaz.

145

Ey canımın sahibi Yar.. Sen benimle olduktan sonra kaybettiklerimin ne önemi var.

 

 

 

(Mevlana)

146

Aşk bittikten sonra arkadaş kalalım diyenler! Güle başka isim versen değişik kokacak mı?

147

Nasıl ki uzaktaki yıldız parlak gelirse insana, uzakta olduğun için tutkunum sana! Hani en güzel aşklar imkansız gelir ya insana, imkansız olduğun için tutkunum sana.

148

Bir insanın idealleri olmalı, sonsuzluk gibi... Bir insanın özlemi olmalı, özlemle açan çiçekler gibi... Bir insanın birtanesi olmalı, SEN gibi..

149

Kendini özel hissetmeni sağlamıyorum; özel olduğunu sana hatırlatıyorum. 

150

Ağzımdan çıkacak söz olsan konuşmam, gözümden akacak yaş olsan ağlamam, kalbime hapsettim seni hiç bir yere bırakmam sevgilim.