Ne olur geri dönme İstanbul'un en güzel aşk hikâyesi

20 Eylül 2012 Perşembe

İtalo Calvino’nun bir hikâyesidir. Âşık olduğu
sevgilisinin her anını fotoğraflamaya karar
verir adam. Giderek bir saplantıya dönüşür
bu. O kadar çok fotoğraf çekmeye başlar ki,
sonunda kadın bıkar ve gider. Bu kez adam,
kadının yokluğunun fotoğrafını çekmeye
başlar. Kadın “her yerde olmadığı” için her
şeyin ve her yerin fotoğrafını çekmeye başlar
adam, her anın fotoğrafını. Giderek kadının
yokluğ u, var olan her şeye yayılmaya başlar
böylece. Onun gibi bir şey işte.
O yüzden bir genç adam da elinde kara bir
boyayla dolaşıyor İstanbul’da bugünlerde.
Her yere yazıyor:
“Ne olur geri dönme”
Belki önce kızın geçme ihtimali olan yerlere
yazıyor. Sonra biraz düşününce başka
yerlere. Sonra geceleri aklına geliyor kızın
şehrin herhangi bir yerinde, orasında ya da
burasında olabileceği, şuraya ya da buraya
işinin düşebileceğini. Gidip oralara da
yazıyor:
“Ne olur geri dönme”
Bunun ne acıklı olduğunu, ne korkunç bir
alışmak olduğunu biliyor adam. Peki kadın
biliyor mu? Adamın nasıl bir isyan ve inatla
ağulu aşkı başından kovmaya çalıştığını? Geri
dönse adamın yeniden bütün şehri
dolaşacağını… Bütün şehri dolaşıp tek tek o
yazıların üzerini daha da kara bir boyayla
kapatmaya çalışacağını… Hayatın maskarası
olduğunu düşünüp düşünüp enayiliğine
ağlayacağını. Şimdi, bugün, hayatın karşısında
böyle maskara olmamak için bağıra bağıra
yazdığını o cümleyi:
“Ne olur geri dönme”
Ve bunun dünyanın en güçlü geri dön çağrısı
olduğunu.
İstanbul’da genç bir erkek, bugün,
delirircesine istiyor bir kadının geri
dönmesini. Şehir duvarlarının manşetlerine
taşıyor bunu. O adama işte, kolay gelsin
diyorum.
Ece Temelkuran
Milliyet
24/06/2007